.
Kıymetli yavrum,
Bizler bu dünyaya aslımızı bulmaya geldik. Hepimiz adına dünya denilen şu misafirhanede misafiriz. Belli bir süre sonra yine yerimize döneceğiz. Yunus Emre
“Bir siz dahi sizde bulun
Benim bende bulduğumu”
diyor. Yunus Emre’nin kendinde bulduğu ve bizim de kendimizde arayıp bulmamız gereken neydi? İşte hayat macerasında bizim asıl cevaplandırılması gereken sorumuz budur. Yine bir şiirinde Yunus
“Beni bende demen bu ben değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
Süleyman kuş dilin bilir demişler
Süleyman var Süleyman’dan içeri”
diyor. Bizler ne yapıyoruz? Bu dünyaya gelip nefsimizin peşine takılıp kapı kapı dolaşıyoruz. Herkes ayrı bir oyuncağın peşinde. Bu yerine göre mal, mülk oluyor, yerine göre evlad-ü iyal, yerine göre içki, şehvet, kumar, şöhret oluyor. Bunlarla aptal aptal ömrümüzü geçiriyoruz. Ama neden dünyaya geldik, aslımız nedir, ona nasıl ulaşabiliriz diye sizin gibi düşünen kaç kişi çıkıyor? Ona nasıl ulaşabiliriz? Yine Yunus’u dinleyelim. Çünkü ben bütün sorularımın cevaplarını Yunus’a sordum ve cevaplarını yine ondan aldım. Kainatın en büyük şairi Yunus diyor ki
“Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi işi
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim”
Mes’ele burada efendim. Varılacak yol, alınacak menzil ve ona giden yol da sevgi... Sevgi, büyük sevgi, yüce sevgi evrensel sevgi. Lise yıllarında yazdığım bir şiirde
“Sevmek delicesine,
Deliler gibi sevmek
Kuş uçar gibi sevmek
Gök gürler gibi sevmek
Tâ göklere kadar hem
Hem Allah’a kadar sevmek”
diyordum. Sevmek, tek istisna olmadan yeryüzündeki tüm insanları, bütün hayvanları, bütün bitkileri, bütün eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla sevmek. Bugünlerde İstanbul’dayım. Fenerbahçe’de Demiryolları’nın Dinlenme Tesislerinde günlerim geçiyor. Önümde masmavi bir deniz, yanı başımda serçeler, kediler, Kont (tesisin köpeği). Onlara bakmakla doyamıyorum. Allah’ım, her zerrede ayrı bir güzellik, ayrı bir ihtişam... Biz sevdiğimiz oranda bu dünyada varız. Ama sevgimiz saf, temiz, katışıksız olmalı. Bu kainata ürpererek bakmalıyız. Hepimiz misafiriz, bir süre sonra o misafirlik bitecek, asıl yerimize gideceğiz. Ama bu gidişimiz Ömer Hayyam’da olduğu gibi sadece sevgiyle dolu olmalı. Yunus bir şiirinde
“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.”
diyor. Bütün kainat ulu nazarla bakılacak, okunacak muhteşem bir kitap. Her zerreden zikreden Allah, her fiilin faili Allah, her sıfatta mevsuf olan Allah. Azize Anne sohbetlerinde hep
“Kelamı Hak’dan alın.”
diyor. Biz, mütemadiyen işe nefsimizi sokuyoruz. Ve her şeyi berbad ediyoruz. Oysa nefsimizi bir tarafa bırakabilsek, bütün kainatı sevgiyle kucaklayabilsek. Azize Anne gibi
“Varolan Hak’dır, gayrisi yoktur”
diyebilsek. Hazret-i Ebubekir,
“Kainatta hiçbir zerre görmedim ki onda Hakkı müşahede etmeyeyim”
Buyuruyor. Ah, bu nefis. Bizi güzelliklerden, yüceliklerden, büyük sevgilerden, ebedi sevgilerden mahrum eden nefis. Oysa biz bu dünyaya aslımızı bulmaya geldik. Sevmeye ve sevilmeye geldik. Gülten Akın bir şiirinde
“Gökyüzünde bir top bulut avare
Ben ağaca deli, buluta deli
Bir büyük oyun kardaş yaşamak
Beni ya sevmeli, ya öldürmeli”
diyor. Kainatta en muhteşem olay sevmek ve sevilmek, gerisi hikaye. Velhasıl bizi aslımıza götürecek tek yol sevgi. Ömer Hayyam,
“Sevginle gireceğim toprağa
Sevginle çıkacağım topraktan”
diyor.
İşte efendim, bizim dünyaya gelmekteki asıl kastımız Rabbimize daha bu dünyadayken kavuşmak, O’nda yok olmak. Ve bizi O’na götürecek yol da sevgi... Resulullah Efendimiz’e sormuşlar, “Allah’ı en çok memnun eden ibadet nedir?” diye. Kainatın Efendisi buyuruyor, “İnsanları sevmek ve onlara hizmet etmek.”
Bu gerçeği kabule edip, şaşmadan, başka yollara sapmadan o yolda devam edebilenlere ne mutlu. Allah, bizlere de yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize de bu güzelliği nasibetsin. Ve diyelim ki
“Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz...”
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla...