Sayın Arda Bayraktar,
19.2.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bugün televizyonlarımızda adına reyting denilen bir hastalık var. Tek düşünce daha fazla insanı ekran başına çekmek olunca kalite düştü, düştü, alabildiğine düştü. Bugün bazı ekranlar bir pislik halini aldı. Şer saçıyor, çirkef saçıyor, lağım suları saçıyor. Akşam olunca birçok kimse o aptal kutusunun önüne oturuyor, salak salak gece yarısına kadar izliyor. Soruyorum size yıllardır hangi dizide olumlu bir aile tipi ekrana getiriliyor. Öyle bir aile ki karı koca arasında temiz, tertemiz, bembeyaz bir sevgi var. Acaba birbirimizi kırar mıyız, incitir miyiz diye titriyorlar. El ele, diz dize, gönül gönüle bir güzelliği paylaşıyorlar. Hayat beraber, ölüm beraber diyen bir aile. İki taraf da birbirini onore etmek için çırpınıyor. Soruyorum böyle güzel, temiz, efendi bir aileyi hangi kanalda gördünüz? Reyting uğruna millet birbirini yerken senin sevdiğin, saydığın Sabri Bey’i kim takar? Sabri Bey, zamanımızın Türkçeyi en güzel konuşan insanıymış, Türkiye’nin en kültürlü insanıymış, her konuda orta yolu, itidali, sağduyuyu temsil ediyormuş. Önemi mi var bunların? Gerekirse o Sabri Bey herzaman olduğu gibi televizyondan on para ücret almadan, çekim için geliş gidiş paralarını da emekli maaşından ödeyerek sadece Allah rızası için yirmidört saat yemek yemeden, uyku uyumadan, istirahat etmeden hizmete hazır imiş. Ne önemi var? Onlar için önemli olan reyting.
Kıymetli yavrum, işte şu karşında gördüğün insan ekmeğini yediği, suyunu içtiği, okullarında uyuduğu şu canım memleketine hizmet edebilmek için herşeyini, her an vermeye hazır. Ama ona el uzatacak, ona bağrını açacak kanallar nerde?
Durum böyle yavrucuğum. Şu halimle birçok hastalığı bünyemde taşıyarak ölesiye bir savaş veriyorum. İnternete gelen mektuplar dikkat edersen günü gününe cevaplanıyor. Dergilerden gelen yazı istekleri derhal yerine getiriliyor. Gönül Sohbetleri kitabının altıncı cildi çıktı. Yedinci cildi hazırlanıyor. Telefonla gelen yüzlerce soru cevaplandırılıyor. Özel görüşme istekleri gece demeden, gündüz demeden, hastalıklar düşünülmeden yerine getiriliyor. Gün oluyor otuzdokuz derece ateşle yatarken belki bir kişinin ıstırabını paylaşabilirim, gözyaşına ortak olabilirim diye onun yardımına koşuyor. Ve bütün bunlar yapılırken Allah rızasını kazanmaktan gayrı hiç ama hiçbirşey düşünülmüyor. Benim ne parayla pulla, ne siyasetle, ne mevki makamla en ufak bir alakam yok. Tek gelirim emekli maaşım. Hergün Rabbime dua ediyorum, Allah’ım diyorum son nefesime kadar beni insanlara hizmet yolundan alıkoyma. Durum böyle yavrum. Daha yapabileceğim varsa lütfen yaz. Çünkü tek düşüncem, tek amacım, tek çabam ölünceye kadar tek istisna olmadan insanları sevmek ve onlara faydalı olmak.
Değerli yavrum, o temiz kalbinle, o pırıl pırıl zekanla lütfen bizlere ışık tutacak maillerini göndermekte acele et. Özlemle bekliyoruz. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :