Efendim, o gün nikahımız kıyılmıştı, evimize geldik, kapıdan ilk adımımızı atacaktık. Ellerinden tuttum, ürpererek “Bak Rana dedim, bu evde şu andan itibaren ne senin dediğin olacak, ne benim, yalnız ama yalnız Allah’ın ve Peygamber’in dediği olacak. Artık, ben sen yok, biz varız, ikimiz bir bütünün iki yarısıyız. Birbirimizi tamamlayacağız, birbirimize destek olacağız” dedim. Bu birlik ve beraberlik andı hep devam etti, hep bir güzelliği paylaştık, beraber olmanın, bir olmanın heyecanını duyduk.
Sizden ricam lütfen aramızda görüş ayrılığı var diye ilişkinizi bozmayın. Oturun iki medeni insan gibi konuşun, görüşün. Ona gerçekleri gösterin, doğruları anlatın. Bunların sizin kişisel duygularınız, düşünceleriniz olmadığını söyleyin. Karşı taraf her şeye rağmen ayak direr, yok arkadaş ben onu bunu anlamam, ben bildiğimi okurum, ben özgürüm, bana kimse karışamaz derse o zaman siz onu kendi egosuyla, nefsaniyetiyle baş başa bırakın ve ilişkiyi noktalayın. Evlilik, bir aşktır, bir güzelliktir, bir şiirdir, kainatın en yüce duygusudur, en yüce halidir. Eğer karşınızdaki insanla o güzelliği yaşayamıyorsanız, o birliktelik size bir heyecan, bir ürperti vermiyorsa, karşı taraf her şeye rağmen diretmekte direniyorsa o ilişkiyi sürdürmek de bütün güzelliğini kaybeder. Ondan sonra da hala onu sevmekte devam ederseniz bana göre bu kesinlikle aşk değildir. O bir kötü tutku, kötü bir bağımlılıktır. Açıkçası seks manyaklığıdır. Allah cümlemizi böyle durumlardan uzak tutsun.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Rahmet ve Şefaat Üstlerine Olsun