.
Kıymetli yavrum,
Bir önemli hatamız da, bir şey okuyunca, işitince, biraz araştırma yapınca hemen, efendim, ben onu biliyorum, bunu biliyorum diye ortaya çıkmamız oluyor.
Evet, bilgisayardaki bilgi gibi, bizim de kafamızın bir köşesinde bazı bilgi kırıntıları olabilir. Ama bu bilmek midir? Bilme olayını kapsar mı? Bildiklerimiz, günlük hayatımızda, iş hayatımızda, aile hayatımızda yaşanmadıkça, yaşantıya dönüşmedikçe acaba ona bilgi denilir mi? Biliyorum diyebilir miyiz? Bir teyp kendine okunanları kaydeder. İstenildiği zamanda bize verir. Peki şimdi biz, teyp o bilgileri biliyor diyebilir miyiz? Bence, insanoğlu da böyle. Bir şeyleri papağan gibi tekrarlıyorsa ama onları yaşamıyorsa, günlük hayatında yaşantıya dönüştürmüyorsa, sorarım size, o insanın teypten ya da papağandan farkı nedir? Önemli olan “kâl” değil, “hâl”dir. Hâl sahibi olabilmenin bir anlamı vardır. Sadece satırdan okumak yetmez. İnsan bazen de sadırdan okuyabilmelidir. Temiz olan, asil olan, yüce, büyük, güzel olan bir tek hareket, yüzlerce yaşanmamış fikirden, düşünceden daha anlamlıdır. Bazen, bir anlamlı tebessüm, bir tek güzel söz, bir insanı ölümden döndürebilir. İntiharın eşiğinde olan nice insan, böyle durumlarda, bir bakışla, bir güzel davranışla ölümden dönmüşlerdir. Büyük Yunus “Şu cihan cehennemini, yağ ile bal ide bir söz” der. Bir küçük hediye, bir küçük ilgi, bazen yaşama gücünü yitirmiş insanlara yeniden hayat verebilir. Onları tekrar mutlu, huzurlu ve başarılı yapabilir. İnsanı insan eden yine insandır. Hayat, yaşamak, varolmak, varoluşun çılgın lezzetini duymak, hiçbir kelimeyle, sözle, kitapla anlatılmayacak kadar büyük, yüce, muhteşem bir olaydır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla...