.
Kıymetli yavrum,
Eskiler önce selâm, sonra kelâm derlerdi. İnsanlık kültür tarihi incelendiğinde, hemen bütün medeniyetlerde ve inanışlarda, söze büyük önem verildiği görülür. “İptida, kelâm var idi.” sözü çocukluk günlerimden beri kulaklarımda çınIar. İslâm tasavvufundaki “Söylenen söz vücut bulur.” kelâmı beni hep ürpertmiştir. Elli yıldan beri bu sözü nerede işitsem, nerede okusam beni titretir, heyecanlandırır. O muhteşem mânâyı her defasında biraz daha anlamaya, idrâk etmeye, derinliklerine inmeye çalışırım. “Hayır söyle işine, hayır gelsin başına.” atasözündeki sonsuz inceliği, aynı şekilde kavramaya, hissetmeye çalışırım. İnsan gerek kendi hayatına, gerek başkalarının hayatına edeple, saygıyla bakacak olursa, bu sözlerdeki yüceliğin farkına varır, bilincine erer.
Yıllar önceydi, bir muhterem hanımefendi, acı ve ıstırap içinde şunları anlatmıştı: “Genç kızdım. Bazen karmakarışık düşünceler içinde ellerimi açar dua ederdim. Allah’ım derdim; fakültemi bitirmemi, sonra iyi bir iş bulmamı, sonra da iyi bir insanla evlenmemi nasip eyle. Eşim çok iyi, saygıdeğer, çevresinde sevilen, sayılan, beğenilen, el üstünde tutulan, mükemmel bir insan olsun der ve ilâve ederdim. Allah’ım derdim, evlilikte çok mutlu olayım. Allah’ım on beş senelik mutluluk bana yeter, o kadarı kâfi. Gerçekten öyle mükemmel, ideal bir insanla evlendim ve evliliğimin on beşinci yılında eşim vefat etti, Hak’ka göçtü.” Sözü bittiği zaman ikimiz de ağlıyorduk. Bu bir örnek. Düşünülürse, daha niceleri bulunur. Binlerce örnek de versek, sonuç hep aynıdır. Bütün zamanlarda, bütün mekânlarda söylenen söz vücut bulmuştur, bundan sonra da öyle olacaktır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla