.
Efendim merhaba,
İnşallah sağlık ve afiyetler içindesinizdir. Ben de sitenizi bir süredir izliyor ve çok yararlanıyorum. Sizin uzun bir birikime dayanan bilgi ve tecrübelerinizi bizimle paylaşmanız bizler için ne kadar büyük bir nimet. Efendim, ben de size bir süredir içinden çıkamadığım bir problemimi açmaya karar verdim. Ben bundan beş yıl kadar önce birsiyle tanıştım. Birçok genç hanımın da kendisinden hoşlanması muhtemel birisiydi. Birbirimizden hoşlandığımızı farkettim, öyle de oldu. Ancak daha sonra onun evli olduğunu öğrendim. Bana karşı olan tavırlarından benimle evlenmeyi düşünebileceğini sezdirerek bu duygusal yakınlığın sürmesini bir şekilde temin ediyor. Eşinden ayrılmayı düşünüyormuş. Ancak hala kesin bir karara da varmış değil. Bazan da bana uzak davranıyor. Sonra yine bana ilgi duyduğunu belirtecek şekilde davranıyor, konuşuyor. Ben bu durumda kafamı bir tarafa toparlayarak net bir karar alamıyorum. Ama bu durum beni artık rahatsız etmeye başladı. Ancak ne yaparsam yapayım artık onu görmeden yapamazmışım gibi geliyor ve beklemeyi tercih ediyorum. Aramızda olaylara bakış ve değer yargılarımız yönünden de önemli farklar var, bunu da biliyorum. Bu konuda zaman zaman bir karar almayı denedim ama başramadım. Siz bana bu konuda neler tavsiye edersiniz? Bir genç hanım olarak oyalandığımı düşünüyorum ama bir taraftan da belki zamanla sorunlar hallolur diye de düşünmekten kendimi alamıyorum. Yardımınız ve herşey için tekrar sonsuz teşekkürler.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz’nin cevaben yazdıkları :
Sayın Emine Hanım,
Kıymetli yavrum, mailini okuduktan sonra çok üzüldüm. Çünkü sen, oyuna getiriliyorsun. Ya bunun farkında değilsin, ya da bir türlü farkında olmak istemiyorsun. Mektubundaki ifadenden senin kültürlü bir hanım olduğun anlaşılıyor. Burada sen aslında pekala oyunun farkındasın. Ama ya adamdan hoşlandığın için, ya da bazı komplekslerin nedeniyle kesin tavır takınamıyorsun. Aman yavrum, derhal bu adamla ilgini kes. O seni parmağında oynatıyor. Karımı ha boşadım, ha boşuyorum diye seni oyalıyor. Gençliğine yazık. Her kadın gibi sevmek ve sevilmek senin de hakkın. Ama doğru bir insanla, doğru bir zamanda ve doğru şartlarda. Bazı sevgi sanılan tutkuların insanları (her iki tarafı da) felakete götürdüğünü unutma. Bir kere ikiniz için de söylüyorum, ortada saf, temiz, nezih, yüce bir sevgi yok. Bir taraf evli, çapkın, daldan dala uçan bir adam. Öbür taraf da sevilme susuzluğu içinde, bekleyiş dolu, özlem dolu bir genç kız. Bir kere kapının iki kanadı eşit değil ki. Senin temiz duygularını anlamıyor veya anlamak istemiyor. Ben senin yerinde olsam bu ilişkiyi derhal keserim. Ama karar senin. Dibinden su gelmiyecek kuyuya kova daldırmanın ne anlamı var? İnsan, binlerce sene yaşayacak değil ki. Şurada hepimiz için günler sayılı. İşte geldik, gidiyoruz, şen olasın Halep şehri, diye bir şarkı vardı benim çocukluğumda. Sana da yazık. Senin tertemiz bir kız olduğuna ben inanıyorum. Ama darılma, gücenme bu konuda kafanı çalıştırmıyorsun. Rahmetli annemin çok sık tekrarladığı (belki de bana ders olsun diye) bir söz vardı, “Sen yarını düşünmezsen, yarın seni kim düşünür?”. Lütfen, anneciğimin bu sözünü tesbih gibi günün muhtelif zamanlarında hatırla. Bir gün bakıyorsun ki ne ana kalmış, ne baba. Hepsi gitmiş. Hayatın acı realitesiyle tek başımıza kalmışız. Peki, biz de kendimizi düşünmezsek, geleceğimizi düşünmezsek başka kim düşünecek? Birilerinin çıkıp da ellerini dostça uzatıp, gel kardeşim, diye sana sesleneceğini mi sanıyorsun? Ne yazık ki özellikle günümüzde hayat, realite çok acımasız. Bizim ıstırabımız, bizim gizli göz yaşlarımız, bizim uykusuz geçen gecelerimiz kimseleri ilgilendirmiyor. Şu veya bu şekilde öğrenseler bile “Bana ne? Ne hali varsa görsün, aptal, aklını kullansaydı, kendi düşen ağlamaz, salaklığının cezasını çeksin” diyorlar. Ve bizi yapayalnız bırakıyorlar. Oysa bizim de biraz olsun sevgiye, yakınlığa, sıcaklığa ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorlar. Tekrar annemin sözüne geliyorum. “Sen yarını düşünmezsen, yarın seni kim düşünür?”
Sevgili yavrum, gönlümden geçenleri sıraladım. Sen sordun, ben anlattım. Ne diyelim, artık karar senin. Hayatta insanların öyle anları var ki insan kendi karar verip, uygulamasına geçecek. Bir noktadan sonra kimsenin kimseye yardımı olamıyor. İnsanoğlu yalnız, yapayalnız, Allah’dan başka kimsesi yok. Burada son veriyor, Allah bizlerin de, bütün insanların da yardımcısı olsun diyorum.
Selam, sevgi ve saygılarımla.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Rahmet ve Şefaat Üstlerine Olsun