.
Efendim, toplumdaki huzuru tesis etmenin yolları nelerdir?
Sabri Tandoğan Efendi Hz.: Çok önemli bir soru. Teşekkür ederim. Nasıl ki, Sait Faik “Her şey bir insanı sevmekle başlar” diyorsa; huzura giden yol da, insanın “huzura” çıkmasıyla başlar. “Huzur”da olabilen ancak huzurlu olabilir. Bu çağda insana yapılacak en büyük iyilik, onu kendi kendisiyle barış haline sokabilmektir. Bugün insanlar küs kendilerine. Asıl savaş kendi içinde. Varoluş kanunlarına aykırı yaşamanın doğal sonucu. Önce insanı kavgadan, kargaşadan kurtarmak gerekir. Önemli olan karanlıklara küfretmek değil, karanlıklar içinde bir mum yakabilmektir. Trafodan elektrik akımı gelmiyorsa, zavallı ampul ne yapsın. Bugün birçok insan susadıkça tuz yalayan insanlara benziyorlar. Önce insana neden susadığını, aradığı suyu nerede bulacağını öğretmek lâzım. Bilmem diyen öğrenir. Bilirim diyene ne verilir! Güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Şu anda birçok insanın söverek, tükürerek baktığı şu dünyada nice güzel insanlar yaşıyor. Bir gül gibi kendilerini yetiştirmişler. Etrafa mis gibi inancın, efendiliğin kokusunu saçıyorlar. Ama görene. Köre ne! Şikâyet, şikâyet, hep şikâyet! Biz bunun için mi yaratıldık? Kimi kime şikâyet edeceğiz! Bunlar hayatın, varoluşun mânâsını bilmemekten doğan nefsin tekme atmalarıdır. Zaman kaybettirir insana... Yazık değil mi! Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde, “Gelme, gelme üstüme/ Bir şifâ vermeyeceksen eğer” der.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla