.
Soru: Sabri Hocam, sizi büyük bir feyz alarak izliyor ve dinliyorum. Ben bunu kimseye soramıyorum. Acaba dinimizde bir bayanın mastürbasyon yapması günah mıdır? Şimdiden çok teşekkürler ediyor, Allah’a emanet olun diyorum…
Cevap: 23.5.2006 tarihli mailinizi aldım. Önce günah nedir, ona bir göz atsak daha iyi olmaz mı? Kıymetli yavrum, bizler bu dünyaya gelişmek, tekâmül etmek, her gün, her saat daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele ulaşmak için geldik. Unutmayalım, hayat bir okul ve bizler o okulun ebedî öğrencileriyiz. Son nefesimize kadar her gün yeni şeyler öğrenmek, yeni güzellik iklimlerine kanatlanmak ödevi ve sorumluluğu içindeyiz. Öncelikle şunu söylemek isterim. Yapay olan, suni olan her şey doğaya aykırıdır. Bizim evlendiğimiz zaman, eşimizle paylaşmamız gereken cinsel heyecanları birtakım erotik resimlere bakıp, porno filmler seyredip, insan tabiatına aykırı hayaller kurmakla gerçekleştirmeye çalışmak, ne dereceye kadar doğaya uygundur? Bunun takdirini size bırakıyorum. Her mastürbasyon, kadın ve erkekte sinir sistemini derinden yaralar ve ona bir eşle beraber olmanın güzelliğini yasaklar. Çünkü suni olan her şey, doğaya aykırıdır, insanın ruhsal gelişimini engeller. Tekâmülünü geriletir, yok eder. Böyle yapacağımıza, cinsel heyecanlarımızı süblime etsek, yani onları bilimsel çalışmalarla, sanat uğraşlarıyla, kitap okumakla, doğa sevgisiyle, insanlara yardım etmekle, memleket meseleleri üzerinde kafa yormakla bir üst plâna geçirsek daha güzel olmaz mı? Bilimsel çalışmalar bize şu gerçeği kanıtlıyor. Büyük bilim adamları, büyük din ve tasavvuf adamları, şiirde, edebiyatta, müzikte, resimde, sinema ve tiyatroda, mimaride büyük eserler veren sanatkârların hemen hepsi, cinsel bakımdan çok güçlü insanlar. Ama onlar bu güçlerini, mastürbasyon gibi ilkel, basit, çocuk oyunlarıyla değil, güzel uğraşlarla, uygarlığa, insanlığa, gelişime katkıda bulunacak çalışmalarla yüceltiyorlar. Bu ne kadar güzel bir olay. Ne kadar takdire değer bir durum. Ben de diyorum ki, sevgili genç yavrularım, mastürbasyon gibi insanı küçülten, gerileten, ilkel, basit, çirkin alışkanlıkları bırakalım, o içimizdeki heyecanı hep daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele ulaşmak için okumayla, bilimle, sanatla, ibadetle yüceltelim. Bilmem katılacak mısınız? Benim düşüncelerim bu. Bir ömrün sonunda vardığım kanaat bu. İnşallah bu düşüncelerimi anlatırken sizi kıracak, incitecek bir kabalıkta bulunmamışımdır.
Eğer bu konuda yeteri kadar aydınlanmadıysanız, lütfen hiç çekinmeden yine yazın, devam edelim. Olayın daha derinlerine inelim. Şimdilik bu kadar. Selâm, sevgi ve saygı ile...
OKUYUCUDAN 2. MEKTUP:
Soru: Sayın Sabri Hocam, merhabalar, öncelikle bana ve mailime ehemmiyet gösterip vakit ayırdığınız için çok teşekkürler ediyorum. Cevabınıza istinaden inanın çok utandım. Ben birkaç kez mastürbasyon yaptım, ama sonra da tövbe ettim. Aslında benim de isteğim evlilik, ama günümüzde ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. Tekrar teşekkürler dualarım sizinle…
SABRİ BABA'NIN CEVABI:
Cevap: 24 Mayıs 2006 tarihli mailinizi aldım. Gösterdiğiniz yakınlık, ilgi ve sıcak samimiyet için çok teşekkür ederim. Burada ince bir noktayı belirtmeme müsaade ederseniz, beni çok mutlu edersiniz. Evet, cinselliğin en güzel, en doğru, en temiz yaşanacağı ortam evlilik birliği. Ama sosyal, psikolojik, ekonomik nedenlerle o birlik kurulamıyor, ya da kurulması erteleniyorsa yapılacak nedir? Belki dünkü sözlerimin tekrarı olacak ama bunları söylemeye mecburum. Çünkü bunları söyleyecek insan, Türkiye’de ve dünyada o kadar, o kadar, o kadar az ki... Olay şu. Bir genç kız, bir delikanlı normalse, sağlıklıysa, gayet tabii zaman zaman cinsel heyecanlar duyacak. Bunu yok saymak, hayatı inkâr olur. Önemli olan, bu gibi durumlarda nasıl bir tavır almak gerekir? Hiç unutmuyorum, lisede öğrenciydim. Normal, sağlıklı, iyi bir ailenin çocuğu olarak gelişimimi tamamlıyordum. Zaman zaman ben de cinsel heyecanlar duyuyordum. Bu duygularımı, düşüncelerimi o günün şartları içinde kimseye açamazdım. Düşündüm, taşındım, doktora gitmeye karar verdim. Doktor Beye “Efendim” dedim, “Durum böyle böyle, lütfen bana ilâç verin, heyecanlarım yatışsın.” Doktor Beyin verdiği cevap beni çok üzdü, günlerce düşündürdü. “Evlâdım” dedi, “Aslan gibi delikanlısın, güzelsin, yakışıklısın, benden ilâç isteyeceğin kadar geneleve gitsene.” Bu cevap beni çok sarsmış, çok üzmüştü. Günlerce düşündüm. Hayır dedim, doktor bey yanılıyor, hata ediyor ve kendim düşünerek süblimasyon yolunu buldum. Süblimasyon, yani cinsel arzuların süblime edilmesi, yüceltilmesi. Cinsel heyecanın, cinsel enerjinin bir başka enerjiye dönüştürülmesi. O günden itibaren kendimi, daha çok okumaya, incelemeye, araştırmaya, bilimsel incelemelere, sanat çalışmalarına, ibadete ve tefekküre kaydırdım. İçimdeki bir çılgın enerji, başka bir enerjiye, ama daha güzel, daha yüce, daha faydalı, daha anlamlı bir enerjiye dönüşüyordu. Bu şekilde Türkiye’nin en çok okuyan, en kültürlü insanlarından biri oldum. Din, tasavvuf, tıp, hukuk, ilâhiyat, felsefe, şiir, edebiyat, edebiyatın bütün kolları, hikâye, roman, piyes, deneme, inceleme, eleştirme, müzik, hem klâsik batı müziği, hem klâsik doğu müziği, resim, hem klâsik resim, hem modern resim, tarih, psikoloji, sosyoloji başlıca çalışma konularım oldu. Okudum, okudum, deliler gibi, çılgınlar gibi okudum. Bu suretle içimdeki o çılgın duygular iyiye, güzele dönüştü. Yaşama sevincini yudum yudum tattım. Varoluşun çılgın güzelliği içinde kendimden geçtim.
Olay bu kıymetli yavrum. Nasıl tabiatta bir enerji başka bir enerjiye dönüşüyorsa, deli dolu akan, zaman zaman etrafına zarar veren nehirlerden, akarsulardan pekâlâ elektrik enerjisi üretiliyor ve bu enerjiyle köyler, şehirler aydınlanıyor, fabrikalar yapılıyor, hastanelerde gece yarısı bile ameliyatlar yapılabiliyor ve nice güzel insanlar sabahlara kadar o elektrik enerjisiyle okuyup yazabiliyorlarsa, uygarlığa bir katkıda bulunuyorlarsa, biz de öyle yapalım. Bir enerjiyi başka bir enerjiye dönüştürelim, süblime edelim. Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Kafana takılan herhangi bir soru olursa, hiç çekinmeden sor yavrum. Bizim sitemiz ümide, sevgiye, ışığa açılan bir kapıdır. Bizim sitemizde her şey sorulabilir, her konu tartışılabilir. Bizler, lehte veya aleyhte her görüşe, her düşünceye açığız. Yeter ki gerçekler, güzellikler ve sevgiler gün ışığına çıksın. Yeni doğan bir sabah güneşi gibi, bütün gönülleri aydınlatsın, ışıtsın...
Selâm, sevgi ve saygı ile…
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhu Yüce ve Mutlu Olsun
Himmeti Üzerimize Olsun