.
Sayin Sabri hocam,
Benim oglumla aramda öyle derin ucurumlar olacak kadar uzaklik ve kopukluk yok efendim. Kücük yaslardan itibaren onunla oturup sohbet ederdim, ama genclik cagina gelince bu sohbetler git gide azaldi. Belki benimde yogun is calismalarim buna sebep oldu, cünkü birkac is degisrtirmek zorunda kaldim, daha dogrusu ekonomik kriz sebebiyle 40 kisiyle birlikte isten cikarildim, bunlarin olumsuz etkileriyle maddi-manevi bazi sorunlar yasadik. Burada yalniz basina (bir kadin ve anne ) oldugum icin kendi ayaklarim üzerinde durma mücadelesi ve gurbetligin verdigi zor sartlar vs. durumlar sirasinda bile ona sevgi-sevkat vermeye gayret ettim.
Sizin muhterem anneniz kadar egitimci ve bilgili olamam tabiiki, karinca kararinca ogluma Islam hikayeleri anlatttim, peygamber sevgisi az cok vermeye calistim. Ben onunla gercekten bir cok seyi paylastim, gecen sene Ramazanda bile hemen hemen her aksam buradaki diyanet camisine beraber gidip teravih namazi kildik. Tabi gönlüm daha cok zamanlari paylasmak istiyor ama orda bazen zorluk cekiyorum.
Sorularima verdiginiz degerli bilgileriniz icin cok tesekkür ederim.
Kitaplarinizi annem haftaya Türkiyeden gelirken getiricek. Insallah hemen okuyup anlamaya calisicagim.
Sevgi, saygi ve hürmetlerimle
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Banu Hanım,
6.12.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, seninle bu konuda galiba anlaşamayacağız. Pek ümidim kalmadı.
Değerli yavrum, hayatta bazı durumlar var ki onda inkıta olmaz, bahane olmaz. Diyorsun ki iş değiştirdim, bunun sıkıntıları oldu. Dolayısıyla oğluna gereken ilgiyi gösteremedin. Bu senin görüşün. Rahmetli annem olsaydı o yaşadığı sıkıntıları da maddi olsun, manevi olsun benimle paylaşırdı. Modern ailelerin bilemediği bir şey var; aşk olsun, sevgi olsun, paylaşmaktır ve paylaşmanın güzelliği hiçbir şeyde yoktur. Şimdi insanlar maddi manevi zorluklar yaşayınca onu çocuklarından gizliyorlar. Mesela bir zamanlar sitemize çok ilgi gösteren banka müdürlüğünden emekli bir hanım vardı. Kocası siyasal nedenlerle işinden uzaklaştırılmış, zor duruma düşmüşler. Oğlu paralı ve pahalı bir kolejde okuyormuş. Çok büyük sıkıntılar pahasına da olsa bu durum devam etmiş. “Ben,” dedim, “sizin yerinizde olsam çocuğu o okuldan alır, devlet okuluna verirdim ve bunun nedenlerini çocuğun anlayacağı bir dille anlatırdım.” Hanım, bu cevaba bozuldu. Bir daha ne aradı, ne sordu.
Değerli yavrum, çocukla beraber camiye gitmek, namaz kılmak güzel, çok güzel. Ama bu kadarı yeter mi? Büyük tasavvuf şairi Mısri Niyazi Hazretleri “Namazın kazası olur, sohbetin kazası olmaz.” diyor. Çocuk eğitiminde önemli olan önce dialogtur. Dialoğun güzelliğidir. Mesela dün, bir olay, izahını yapamadığım bir olay beni biraz üzmüştü. Sabahleyin siteye yardım eden bir yavrumla beraber gelen maillere cevap yazacaktık. O hassasiyetiyle “Babacığım,” dedi, “sizin bir şeye mi canınız sıkıldı?” Durumu anlattım... Hayatta önemli olan paylaşmaktır. Yıllarca evvel Bilgi Kitabevinde gördüğüm bir çocuk kitabının ismi beni çok duygulandırmıştı: “Paylaşmak ki O En Güzel”. Yıllardır bu sözü tekrarlıyorum, belki binlerce defadır. Ama güzel bir mısra gibi doyamıyorum: “Paylaşmak ki o en güzel.” Mesele senin anladığın ve bana kırıldığın gibi değil. Çocuk buluğ yaşına gelebilir. İş değiştirilebilir. Ama bunlar o güzelim ilgiye engel değil ki. İnsanoğlu ne güzel kendini kandırıyor.
Değerli yavrum, yalnız sevinçler, mutluluklar, neşeler değil acılar, ıstıraplar, gözyaşları da paylaşılır. Sevgi bağlarını ören aslında bu çokyönlü paylaşmak olayıdır. Biz ne yapıyoruz, mesela evimize çok değerli bir misafir geliyor, belki Türkiye’nin en kültürlü insanı. Çocuk misafire çıkmıyor. Anne, “Ay,” diyor, “çocuk ders çalışacak.” O öyle sansın. Çocuk odasına kapanıyor, interneti açıyor. Ondan sonra da anne “Ay,” diyor, “bu çocuğa bir şeyler oluyor.” Bu minval üzere annenin şikayetleri bitmek bilmiyor. Sonra da bize gerçekleri söyleyenlere kırılıyoruz...
Kıymetli yavrum, bu konuyu daha fazla işlemek istemiyorum. Çünkü biliyorum ki kırık plak aynı yerden yine dönecek.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan