.
Kıymetli yavrum,
İnsanı tekâmül basamaklarında yükselten, içini ışıtan, aydınlatan, nurlandıran, ona bir yaşama sevinci veren, onu güzelleştiren, onu yücelten sohbetlere gönül sohbeti denir. Gönül sohbeti, tıpkı bir mikroskop veya teleskopun ayarlanması gibi insanı, kâinatı ve kendini görebilecek bir hale getirir. Gönül sohbeti, kalbin inşirahıdır, ferahlık duymasıdır; sohbetten sonra hayata, içi renk dolu, ışık dolu, sevgi dolu olarak, sıfır kilometreden başlamasıdır. Günlük hayatın karmaşası, alışkanlıklar, bizi en önemli olaylar, en güzel görüntüler karşısında bile duygusuz, ürpertisiz hale getirir. Gerçeğe ve güzele ulaşmanın yolu hayret duygusudur. Felsefenin de, ilmin de, san’atın da kaynağı budur. Hayret duygusunu kaybeden insanlar varlık muammasını da unutuyorlar. İşte gönül sohbeti bizi yeniden özümüzle, aslımızla karşı karşıya getiriyor; yeniden duymaya, düşünmeye, hayal etmeye, ürpermeye başlıyoruz. Gönül sohbeti bizi sığlıktan, basitlikten, sathilikten kurtarıyor. Bizi sonsuzla, ebedilikle, her an varolan ve binbir şekilde tecelli eden güzellikle temasa geçiriyor. Bilim adamı kozmik âleme bakarken insanı unutuyor. Halbuki; kâinatı gören ve duyan insandır. Gönül sohbetinde biz varlığın özü ile temasa geliyoruz; insanın ve varlığın bir çok sırlarını yakalıyoruz. İçimiz ışıyor, arınıyor, temizleniyoruz. Yunus, bir şiirinde “Yunus bir haber verir, işitenler şâd olur” diyor. Eğer şâd olmuyorsak, kabahat bizimdir. Mutsuzluğumuza dış âlemde bin bir neden ararız. Ne olur biraz da içimize eğilsek, kalbimizin sesini dinlesek... dinleyebilsek... Gözlerin açık diye gördüğünü mü sanıyorsun? Şikâyet nefsin çığlığından, yetersizlik ve bencillikten doğar. Şikâyet Muhammedî sevgi ile bağdaşmaz. Acaba kimi kime şikâyet ediyoruz ki? Eğer kusursuz olsaydık, başkalarının kusurlarını bulmaya, bu kadar meraklı olmazdık. Kötülüğe en güzel şekilde mukabele edebilseydik, düşmanın bile dost olduğunu görürdük.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
ONUN VE HAKKA GÖÇEN DOST VE YAKINLARININ RUHLARINA FATİHALARLA...