.
Merhaba Efendim
Sizin gönül sofranız olan sitenizden Mevlana Hazretlerinin diliyle seslenmek istiyorum.
Gelin Dostlarım
Gelin dostlar,gelin kardeşlerim,
Gelin oturalım yanyana.
Gelin bağdaş kuralım şu sedire
Anlaşalım,bilişelim,görüşelim.
Gelin ey sizler gelin,diz dize daha sıkı,
Doyasıya görelim yüzlerimizi,
Sevelim birbirimizi gönülden,
Görünüşte savaştayız ama
Aslında uzlaşmışız ezelden...
Bahçeye çıkalım,açılmış gülleri görelim.
Güllerin en güzellerini derelim.
Etek etek dökelim sevgilinin önüne,
Sevelim-Sevilelim...
Gel,gül yüzlü kardeşim,gel güzelim,
Bizden yüz çevirme,bizi gönülden çıkarma,
Biz gönül hırsızı değiliz,emin insanlarız,
Biz bu yokluk aleminde her zaman varız.
Nefesimiz o gül bahçesinden,
Yüreğimiz,dostluk,kardeşlik.
Aşk gibi pusuda sevgiliyi bekleriz.
Aşka da,o ilahi sevgiliye de kuluz biz,
Bu kullukta yüceyiz, bu kullukla yüceliriz.
Gül bahçesine geliniz.
Müsadenizle
Hürmetle ellerinizden öperim.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz’nin cevaben yazdıkları :
Sayın Safiye Erbil,
Mevlana’dan gönderdiğiniz harikulade güzel sözler içimize su serpti. Gecemizi aydınlattı. Allah Mevlana’dan da, sizden de razı olsun. Bütün mes’ele bu çağrıda önce en yakınlarımızdan başlayarak yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize seslenebilmek. Ama bu seslenişten evvel gönlümüzü insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla bütün kainata açmak gerekiyor. Kuru kuruya lafla hiçbir şey olmuyor. Nefsaniyetinin karanlık hudutlarına hapsolanlar sadece kendilerine ve karşısındakilere eza veriyorlar. Önemli olan nefsin bu öldüren, kahreden, esir eden köle eden sınırlarını parça parça yapmak. Şairin dediği gibi
“Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök”
diyebilmek. Ne sanıyoruz kendimizi. Bizler karnının içi cifeyle dolu aciz, zavallı, gariban insanlarız. Bu gurur, bu kibir, bu kendini beğenmişlik nereden geliyor? İşte Yunuslar, Mevlanalar hep bizi iyiye, güzele, temiz, asil, büyük ve yüce olana çağırıyorlar. “Bırakın” diyorlar “nefsin iğrenç yollarını gönül dünyasına gelin, aşka gelin. Evrensel kardeşliğe gelin”, diyorlar.
“Diyorlar bana kalsın şiir de söz de yerde
Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde”
diyorlar. Hayat o kadar ince bağlarla birbiriyle irtibat halinde ki kullanacağımız dikkatsiz bir kelime, yapacağımız nefsani, kaba bir davranış bizi sonsuz bir ıstırap içinde bırakabiliyor. X5’le, hastaneye gidip gelen bir doktor hanımın saygısız ve kaba hareketi inceler incesi, zarifler zarifi doktor Ayla Hanımı nasıl da üzmüş, incitmiş. Hayat böyle. Çayımızı karıştırırken minicik çay kaşığının çıkardığı ses kainatın bütün zerrelerinde duyuluyor. Aman dikkatli olalım, birbirimizi kırmayalım, incitmeyelim. Gönül bir sırça saray. Onu kıran dünyada da ahirette de iflah olmaz. Yunus ne güzel söylemiş:
“Br kez gönül kırdın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin, yüzün yumaz değil”
Sade insanları değil hayvanları da bitkileri de kırmayalım, incitmeyelim. Evinin kapısını, arabsının kapısını çarparak hoyratça kapayanlar bunun hesabını acaba nasıl verecekler. Ben, onların da bir gönlü olduğuna inanıyorum. Bütün varlığa karşı çok hassas davranalım, çok dikkatli hareket edelim. Gönül kırmayalım. Hesabını veremeyiz.
Kıymetli yavrum, lütfedip gönderdiğin mail gecemizi aydınlattı, bizlere ışık tuttu. Allah razı olsun. Sonsuz teşekkürler.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun