.
Selamün aleyküm kıymetli kardeşlerim Ramazanı şerifiniz mübarek olsun, Cümlemize hayırlar, bereketler ve af ve mağfiretiyle gelsin ...Kur'an'ı hakkıyla sevmeyi onunla her daim hemhal olmayı yaşayan bir Kur'an olmayı Rabbim lütfetsin...
Selametle kalın efendim.
DİNMEZ RUHUMDAKİ KUR'ÂN HASRETİ BİZ DE DİYEBİLSEK KEŞKE :::! AH KEŞKE:::!
" İnananların gönüllerinin Allah'ın zikriyle ve Kur'ân'la ürperme zamanı daha gelmedi mi ? " (Hadid / 16)
Akşemseddin Hazretleri şöyle buyurmuşlardır : “Şartlara teslim olmazsan, şartlar değişir sana teslim olur. Çok çalışır, çok dua eder, çok istersen, Allah'ın Rahmeti tecelli ettiğinde nice olmazlar oluverir..." Abidin yüz yıllık yolunu aşık bir ahıyla geçiverir…”
Bir kimse ; ihlasıyla, yakarışıyla temiz yüreğiyle, gözyaşlarıyla, dertli ağlayışlarıyla , nefsinden bir an razı olmayarak her şeyi Allahu Teâlânın rızası ve hoşnutluğu için yapmakla ona saadet kapıları açılır bazılarının kırk yılda bir ömürde ulaşamadığı hakikatlere ve menzillere bazen bir ahıyla vasıl olur... nereye baksa Rabbinin azamet ve tasarrufunu Onu görür de hep gözleri buğulu dirilen kalbiyle kevni Ayetler ve mükevvenatı hep okuyuş haşyet halindedir. Her şey ona Rabbinden bir mektup, bir hikmet bir ibrettir, her şeyin hakikatine vasıl olur artık aynada ki sahte nakışlara kanmaz gelgeç sevdalara itibar etmez hiç bir şey onu Haktan ve hakikatten alıkoymaz perdelemez. “Temizlenen , Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir. “ (Âla / 14-15 )
Sevgili Peygamberimiz - Sallallahu âleyhi vesellem - " Alah'ın insanlardan dostları vardır. " buyurdular. Ashabı : "Ey Allah'ın Resulu! Kimdir onlar?” dedi. Peygamberimiz: “Kur'ân ehli olanlar , Allah'ın ehli ve yakınlarıdır." Buyurdu.
Bir zat okuma yazma bilmezdi fakat ALLAHU Teâlâya ve Resulullah (s.a.v) Efendimize o kadar aşık idi ki bu hali bütün uzuvlarına sirayet etmişti. Okuma yazması olmadığı için Kur'an'ı Kerimi okuyamazdı...ancak Kur'an'ı Kerime olan muhabbeti öylesine büyüktü ki gönlünden taşan bu muhabbetiyle aşkla abdest alır, kıbleye doğru oturur, Kur'an'ı Kerimi bir rahle üzerine koyar, iliklerine kadar süzülen bir haşyetle yağmur gibi dökülen gözyaşlarıyla sevgi merhamet dolu yüreğiyle, edep hürmet içinde her satırı parmağı ile okuyormuş gibi takip ederdi..Sonra yaralı yüreğinden taşan çoşkun bir sevgiyle irkilir " ALLAH'ım...! ne hoş Buyuruyorsun...ne muhteşem sözlerin var.. Bakmaya doyamıyorum ...! " diye hayret eder..Vahdet şırasıyla zevklenip ülfete yakınlığa nail olurdu. Kiramen Katibinin zapt ettiği nice güzel sözler ve övgüler dökülürdü dilinden ta arşa kadar uzayan...Cennet kapılarını ardına kadar aralayan..zamanı sonsuzluğa katlayan.. Her gün böylece , belli vakitlerde Kur'an'ı Kerimle meşgul olurdu...Bu muhabbet ve derdi ona rehber olup içindeki gizli hazineyi buldurdu.. Bir süre sonra kendisinde yüksek haller tavırlarında nice güzellikler hikmet ve letafetler aşikar oldu..bu arayışı onu arif bir gönül lütfuna mazhar eyledi muradına kavuşturdu. " keşke kavmim bilseydi " sırrıyla ihya olup iki dünya saadetine ve Allah aşkına gark oldu ,derdi ona derman oldu , hayatı Hakla hakikatle doldu ....denilir, bu hikayeyi çok severdim bir gün böyle bir insanla, bir Kur'ân aşığıyla karşılaşacağım aklıma gelmezdi ta ki bir kaç ay öncesine kadar...
Alvarlı Efe Hazretleri de bir nutkunda şöyle buyururlar.
Varlığın mahveylesen, terk-i vücud eylesen,
Bu sahrayı ademde, Yâr yanına varmaz mı ?
Şeri şerif yolunda, Peygamberin halinde
ALLAH desen dilinde, Bir kez halin sormaz mı ?
Kaç yıl olmuştu haftada bir kez Kur'an için bir araya geldiğimiz, hatimler okuduğumuz bir grubumuz bulunmaktaydı. Niceleri gelip geçmiş bu gözler nelere şahit olmuş kulaklar ne sözler işitmişti. Ve nice Kur'an okuyanlar vardı ki ; diliyle okuyupta Kur'ân'a saygı ve muhabbet duymayanlar..okuyuşuyla mağrur kimseyi beğenmeyenler...Kur'an'ı yalnızca dünyevi istek ve arzularının olması dualarının kabulü için okuyanlar..İnsanların beğenisi için okuyanlar gibi daha niceleri...ortak okunan hatim için kaç haftada bir cüz Kur'an'ı vaktim yok diye çeşitli bahanelerle almayan insanlar çocuklarının sınavları söz konusu olduğunda bir hafta boyunca günde kaç Fetih suresi için birden vakitleri oluyordu.. Muhabbetsiz ve dertsiz okunan Kur'an'ı Kerim insanı geliştiremez ruhunu yüceltemez övülesi bir ahlâka ulaştıramazdı elbette. Bir de okuyamadığı halde Kur'Ân hasretiyle yanıp kavrulanlar Kur'ân sevdalıları vardı ki, tıpkı Veysel Karani Hazretlerinin hasreti gibi bu hasret onları Kur'an okuyamadan Aşık haline getirmişti.
Ama böylesini hiç görmemiştim..! Henüz aramıza katılalı kısa bir zaman olmuştu pür dikkat dinleyişiyle başka bir hali vardı..Yaşaran gözleriyle muhabbetle dinliyor kelimeleri kaçırmamak için derinden imtina gösteriyordu. Ve sonra ağlamaya başladı gözlerinden sicim gibi yaşlar boşanıyor yanık sinesinden ahlar yükseliyordu..Tam üç yıldır Kur'an için göz yaşı döküyormuş...maneviyat karşıtı, mana düşmanı, bencil ve kaba bir eşle aynı evde yaşayan bu değerli hanımefendi yıllardır eşine Kur'an kursuna gitmek için yalvardığını fakat eşinin bir türlü izin vermediğini söylüyordu,hep bir engel çıkıyor, gizliden birinden öğrenmeye çalıştım onu fark etti olmayacak çirkin sözler ve iftiralarla engel oldu. Bu hasrete artık dayanamıyorum , sağlığım da iyi değil diyordu. Sohbete gelmeme izin vermiyor, televizyonda ki dini programları ilâhileri bile dinlemesine müsaade etmiyor diye feryat figan ağlıyordu. Üzüntüsünden felç geçirdiğini ve kalbinin de hasta olduğunu söylerken gözünden akan yaşlar şalıma damlamıştı. Üzülerek özür dilemeye başladı kendisine "Lütfen üzülme ALLAH için Kur'an için dökülen bu gözyaşları bu inci damlaları bir şeref, bir değerdir. " Benim için müsterih ol. ..deyince içtenlikle teşekkür etti...
Kur'an'a duyduğu hasret, özlem, men ediliş engeller ve iştiyakı onu daha Kur'an okumadan bir Kur'an sevdalısı bir aşık haline getirmişti. Bu hal aklıma Hazret-i Mevlânânın şu sözünü getirdi:
“Susuzlar cihanda nasıl su ararlarsa ,
Su da susuzları arar... Su isteme, susuzluk elde etmeye çalış ."
Evet eşinin tüm engellemeleri, men etmesi Kur'an hasreti, kalbini maneviyat Kur'an frekansına daha bir meftun ve griftar etmişti. Bu nasıl bir hasretti ki böyle iliklerine ta kadar işlemişti Kendisine:
" - Hiç üzülme inşallah okuyacaksın...! ben nice hafızlar Kur'an'ı güzel okuyanlar gördüm onlarda senin muhabbetin yok sen bu aşkınla onlardan daha çok sevap kazanıyorsun diye teselli etmeye çalıştım... ağlayarak söylenen ilâhiye eşlik etti ilâhinin sözlerinden sana da yazıp vereyim mi dedim.
"- Ben okuma ve yazma da bilmem" dedi. Eşinin engelemesiyle her hafta da gelemiyordu bazen bir kaç haftayı ayı bile buluyordu gelmesi, harflere bakarken bile öyle sevgi dolu ve iştiyakla bakıyor ağlıyordu... Rabbim ne güzel yaratmış şu harfe bak...! diye hayretle muhteşem bir sanat eserine bakar gibi coşkun bir sevgiyle muhabbet dolu gönülle seyrediyordu harfleri. Onun bu bakışını seyretmek bile ne güzeldi Allah’ım...! Çile ve acı dolu hayatıyla günümüz Asiye'lerindendi, kızı da aynı kaderi paylaşıyordu dertlerinden bahsetti. İsmi bir çiçek ismiydi ; yol boyu yürürken açan çiçekleri gösterdim.."- Şu çiçeklere bakar mısın...! soğuk dememiş, hava kirliliğine ve eğzoz gazlarına tüm olumsuzluklara rağmen yine de açmışlar mü'minde bir lotus çiçeği gibi dikenler arasında da olsa şartlar müsait olmasa da açmaktan vazgeçmemelidir " hayat her şeye rağmen yürüyenlerindir...Kolay ele geçen şeyin değeri az olur.. Hazret-i Pirimin de dediği gibi " varılacak yerin güzelliği tatlılığı ve lezzetleri yolculuğun zahmeti ölçüsündedir.Talihim bana seni üzeceğim ama sen üzülme der " diye kendisine iletince çok doğru dedi.
Bu hayat denizinde , boğma sakın ümidi ;
Bu denizde Kur'andır , insanın can simidi ( Cengiz Numanoğlu)
Fırsat bulunca aramıza katılan başka bir Kur'an sevdalısı güzel insan daha var. Peygamber Efendimizin İsmini duyunca sarsılıyor kendini kaybediyor.. Güzel sesli birinden Kur'an tilaveti dinlerken kendini kaybettiğin kaç kez görmüştüm. Kaç yıldır Kur'an kursuna gitmedeydi...Kur'anı zorlanarak hata ve yanlışlarla okur...Onun Kur'an sevgisini ve muhabbetini bildiğim için nice Kur'an'ı düzgün tilavet eden hafız ve okuyuculardan ağlamayan gözlerim onun yanlışlarla ve yaralı yüreğiyle okuduğu ayetlerden etkilenerek göz yaşı dökerdi. Bu değerli insan, iki ciğerparesini genç evladını acı intiharlarla kaybetmişti yaşadığı acı onu Rabbine sığındırmış bir Allah ve peygamber aşığı Kur'ân sevdalısı haline getirmişti.. Kendisini teselli etmeye çalışırken onu incitip ağlatanlar görmüştüm. Bir taraftan ağlarken bir taraftan Kur'an'ı kerime sarılıyor ve " içimde ki acıyı ancak bu Kur'an geçiriyor..Rabbimle ve Kur'ân'la ayakta duruyorum " diyordu. Hep yaşlıydı gözleri hemen ağlardı ve ağladığı için de özür dilerdi kendimi tutamıyorum diye... Unutamayacağım bu sözüyle, Kur'an olmasaydı bu acıya katlanamazdım derken yaşadığı acılar ve ızdıraplar onu Allah ve Kur'an sevdalısı haline getirmişti. Rabbine tutunduğu için Rabbi de onu bırakmamıştı çocuğunun ölüm haberini aldığında o kalktı ve namazını kıldı ve "-O bizi çok sever diye hamdetti. " Çocukları adına da bir Kur'an kursu açtırdı. Yaşadığı acı onu öyle derinleştirdi ki, büyük küçük herkese hürmetle dünyanın en nadide çiçeği gibi davranır, cennet çiçeği diye taltif ederek seslenir tüm insanların önünde tevazuyla eğilir. "Gerçek şu ki insanlar kendi iç durumlarını düzeltmeden Allah onların durumlarını değiştirmez " (Rad/ 11)
İbn-i Ataullah İskenderi Hazretleri şöyle buyururlar : " Çoğu kere sana inip gelen nurlar, kalbini kainat ve eşya suretleri ile dolu olarak buldukları için indikleri gibi geri giderler. Kalbini masiva ve ağyardan temizle ki, Hak Teâla onu maarif sırlarıyla ve nurlarıyla doldursun. "
Kalbini Allah'ın sevmediği fani şeylerden, hırslardan ,kin ve nefretlerden kötü zanlardan heva heves peşinde koşmaktan ,maddi şeylerin esaretinden kurtar ve boşalt ki o Gönül güzellikleri alır hale marifete ve irfana ayine olsun demektedir bizlere.
Dertsiz muhabbetsiz madde insanı aşığın derdini halini ne bilsin ki... ne demiş erenler " dertlinin halinden ancak dertli anlar ...abidin yüz yıllık yolunu aşık bir ahıyla geçer " Hep gittiler kalmadılar ağladılar gülmediler...gülme gülme ağla gönül.." ( Bu yazıyı bir buçuk sene önce, sene yazmıştım kardeşimiz şimdi KuR'an okumaya başladı gizliden KuR'anı bile saklıyor evde imkan bulup pek çalıştıramıyor olsam da eşinden dolayı . değerli kardeşlerim )
Yunus ver canını Hakk yoluna
Can vermeden CANAN bulunmaz...VESSELAM
Müzeyyen Cihangiroğlu