.
Kıymetli yavrum,
Türk toplumu bugün zihnî ve ruhî bir boşluk içinde. Bize bir şey gösterilmedi. Hiçbir güzel şey tattırılmadı, kafamızda, kalbimizde bir aşk, bir heyecan, bir estetik duyarlık uyandırılmadı. Biz, Yunus gibi “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” diyemedik. Bomboş yaşıyoruz. Hayatımız mutfak, tuvalet, yatak odası üçgeni içinde sıkıştırıldı. Ne istediğimiz belli, ne olmak istediğimiz kişilik. Günlük zavallı tesellilerle avunuyoruz. Necip Fazıl “Sebep ne ölmektense, bu hayatı tercihe?” diyor.
Bıçak soksan gölgeme
Sıcacık kanım damlar
Gir de bir bak ülkeme
Başsız başsız adamlar
Evet realite bu ama önemli olan, karanlıklara küfretmek değil, minicik de olsa bir umut ışığı, bir mum ışığı yakabilmektir. Çevrede güneş yok diye feryat edeceğimize, biz kendimiz güneş olup, kendimizi de, çevremizi de aydınlatma yoluna neden gitmiyoruz. Neden her şeyi başkalarından bekliyoruz. Unutmayalım ki, manevî, derûnî yaşayışı olmayan insanlar ister istemez, çevrenin kölesi olmaya mahkûmdurlar.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhuna Fatihalarla