.
Kıymetli yavrum,
Sevgi, saygı ve hoşgörü birbirini tamamlayan, bütünleyen, hayatı hayat yapan üç ana unsurdur. Bir sacayağı gibidir. Ama bana sorsanız, en önemlisi hangisi diye, hoşgörüdür derim. Hayatta kusursuz, noksansız, hatasız insan yoktur. Hepimizin, tek istisna olmadan hepimizin zayıf tarafları vardır. Ya tamamlanacak eksik taraflarımız ya da törpülenmesi gereken sivriliklerimiz vardır. İşte o zaman hoşgörü imdada yetişir. Hoşgörü ile birbirimizi sevebilir, sayabiliriz. Kabul edebiliriz. Ne güzel söylemiş Yunus Emre, “Yaradılanı hoşgör, Yaradan’dan ötürü” diye. Tasavvufta bir söz vardır. Allah Allah’lığını kimseye vermez diye. Tam, kâmil, noksansız ve her şeyden münezzeh olmak, yalnız Allah’a mahsus bir sıfattır. Biz insanız, noksanız, kusurluyuz. El açıp dualar ediyoruz. Kulluk edemedim, affına geldim diye. Birbirimizi ancak hoşgörü ile benimser kabul ederiz. Hatalı, kusurlu bir varlığı ancak “Yaradılanı hoşgör Yaradan’dan ötürü” diyerek sevebiliriz. Hoşgörünün olmadığı yerde sevgi de yoktur, saygı da. Yunus Emre “taş gönülden ne biter?” diye sorar. Tabii hiçbir şey... Önemli olan o taş gibi gönlü ipek gibi yumuşak bir hale getirmektir. İslâm’ın getirdiği nice güzelliklerle bu sağlanır. Bir zamanlar taş gibi olan o insan gönlü, sevginin, saygının, hoşgörünün çiçeklendiği bir mübarek mekân olur. Ben gider, sen kalır. Nefsin egemenliği yıkılır. Yerini aşk alır, ihlâs alır, şefkat, merhamet ve hizmet aşkı alır.
Hoşgörünün olmadığı yerde ot bile bitmez. Hoşgörüden uzaklık Hak’tan uzaklığın belgesidir. Sosyal hayatta en faydalı fazilet hoşgörüdür. Gerek şahsen, gerek toplum halinde huzur içinde yaşamak istiyorsak, mutluluğun güzelliğini tatmak istiyorsak, hoşgörü kapısından geçmek zorundayız. Bize göre yaratılmış, ne bir insan vardır ne bir toplum.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Rahmet ve Şefaat Gani Gani Onun ve Hakka Göçen Yakınlarının Üstlerine Olsun