Konu : Bunca güzellikler varken neden mutlu, huzurlu, aşk dolu değiliz?
Gönderen :
Sabri Babadan Selam
Tarih :
6/11/2016 9:33:02 AM
.
Kıymetli yavrum,
Uzun yıllar önceydi, Fransız Kültür Merkezinde bir film seyretmiştim. Kısa metrajlı filmler yarışmasında birinciliği kazanmıştı. Filmin kahramanı yalnız yaşayan bir genç kızdı. Paris’te oturuyordu. Kimsesi yoktu. Ailesini İkinci Dünya Savaşında bir bombardımanda kaybetmişti. Bir oda, bir mutfak, küçük dairesinde yaşıyor, bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyordu. Bir gün usanır, işiyle evi arasında gidip gelmekten, intihar etmeye karar verir. Çareler arar. Kesin bir yöntem bulmaktır amacı. Kendini Saint nehrine atmaya karar verir. Ayağına büyük bir taş bağlayarak, nehrin sularında boğulacaktır. Vasiyetnamesini yazar. “Ölümümden kimse sorumlu değildir. Yaşama gücümü yitirdim. Artık yaşamak istemiyorum, der.
Evden çıkar, kestirme bir yoldan nehre doğru gider. Yolda bir saksı görür. Birisi atmıştır. İçinde bir merak uyanır. Acaba der, canlı mı, kurudu mu? Küçük saksıyı eline alır, evirir çevirir. Bir türlü karar veremez. Birden aklından bir düşünce geçer. Gideyim bu saksının toprağını değiştireyim, der. Sulayayım, biraz gübre koyayım, iyileşsin, çiçek açsın, ondan sonra intihar edeyim.
Gider, dediklerini yapar, beklemeye koyulur. Gördüğü ilgi çiçeğe hayat verir. Ümitlenir, sevinir kızcağız. Gittiği her yere çiçeği beraberinde götürmeye başlar. Yanından ayırmaz. Ona büyük bir sevgiyle bağlanır. Bakımını yapar. Bir sabah kalktığında çiçek açtığını görür. Nefis bir kırmızı... Güneş vurmuştur, heyecanlanır. Mutluluk gözyaşları döker. Sonra kalkar başucundaki “Ölümümden kimse sorumlu değildir” yazısını alır yırtar. Ben aptal mıyım der, çiçeğini öper. Film biter.
Nice yıllar geçti aradan. Ama unutamadım. Sık sık hatırlar, dostlarıma anlatırım. Bazen hayatta bir saksı çiçek bile insana nice umutlar, yaşama sevinci verebiliyor. İnsanı hayata bağlayabiliyor. Cahit Sıtkı “Sevmek devam eden en güzel huyum” der. Güzellik evrenin altın anahtarıdır.
Işık gelince karanlık gider. Güzel gören güzel düşünür; güzel düşünen hayatından zevk alır. Kalbe güzelliğin, sevginin, iyiliğin nuru girince o kalp açılır, ferahlar. Güzel huylu insanlarla dost olmak insanı Allah’a yaklaştırır. Mevlânâ “Ey müslüman sen güzellik Yusuf’usun. Bu âlem de kuyudur. Seni kurtaracak ip de sabır ve teslimiyettir. Gâfil olma. Vakit geçmek üzeredir.” buyuruyor. Güzellerin en güzeli, güzel ahlâktır. Sade bilgi yetmez insana. Duyguların da eğitilmesi gerekir. İnsanı hayat yolunda mutlu veya mutsuz eden olaylar, o insanın kendi içinde bir düzen, bir âhenk, bir güzellik kurup kurmamasına bağlıdır. İç dünyasında güzelliği bulamayan insan onu hiçbir yerde yakalayamaz. Boş yere çırpınır durur. Bir kaos manzarası gösteren duygu ve düşüncelere çeki düzen vermek, insanın iç huzuruna kavuşması için zorunludur.
Dıştan bakınca mutlu olmaları gerekirken, birçok şeye sahip pek çok insan, içlerinde bir nizâm, bir âhenk, bir güzellik kuramadıkları için mutsuz, huzursuz olurlar ve sıkıntılar, bunalımlar içinde yuvarlanıp giderler. Yunus böyleleri için, “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı” der. Gerçeğe giden yol önce duygulardan geçer, Duygularını eğitmemiş insanlardan siz hiç olgun, kâmil, içi güzel, dışı güzel insanlar çıktığını gördünüz mü? İnsan ruhun gölgesidir. Hayatın zorlukları, ruhun yükselmesini sağlayan basamaklardır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Makamı Âli Olsun
Himmeti Üzerimize Olsun
|