.
Degerli büyügüm, Bugün babalar günü,yeni dünyanın uydurdugu günlerden bir gün. Hergün hatırlanması degil, hic unutulmaması gereken.Insan ister istemez,böyle günlerde babasını,babalarını düsünüyor gecmise dönüp gözleri bugulu,gelecege bakıp gözleri umutlu. 10 yıl önce ardarda kaybettigim babam ve agabeyim, gözbebeklerimde capcanlı. Fakülte yıllarımda,elinde transistörlü radyosu postane yollarında her boykot haberinde, kızıma birsey oldu mu diye endiseyle. (O zamanlar evimizde manyetolu telefon var postaneye yazdırılan, bekleyemiyorsun endiseden postanenin baglamasını.) Hani bütün dünyamın yalnızca evimizden ibaret oldugunu sandıgım zamanlar baba?Hersey gözüme nasıl da büyük görünürdü hele sen!Zaten büyüktün , yüceydin baba.Ellerinin icinde minicik bir el, bana deniz kabuklarını,bahcemizde acan cicekleri,catımızdan ucan güvercinleri gösterirdin cesitli isimler takarak. Birlikte oymarken benimle cocuklastıgın, korunmam gerektiginde, ya da yanlıs yaptıgımda devlestigin günler.. Ben kücükken zengin miydik, yoksa yoksul mu? Inan hatıladıgım tek sey kendimizi zengin sanmamızdı babacıgım.Cünkü annemle sen hergünümüze sevgi, sefkat katarak zengindik evimizde. Zengindik, cünkü Allah ne verdiyse soframızda hergün misafir olurdu, birlikte sevincle paylastıgımız. Senin icin sayfalar degil,kitaplar yazabilirim, annemin ve agabeyimin de oldugu. Sonra canım agabeyim, benden 9 yas büyük olmasına ragmen hep babam oldu benim. O'nun hic biyolojik babası oldugu bir evladı olmadı hayatta, ama hem bizlere hem de tüm tanıdıklarına bir baba sefkatiyle ellerini uzattı, gönlünü ,bilgisini,canını verdi. Ne ögrendiysem O'ndan ögrendim , hayata dair.Sairim oldu, mütefekkirim oldu, ressamım oldu, elime ilk Tasavvuf Büyüklerini anlatan kitapları, Yunus Emre Divanını alan, uzaklardan O fakültede,ben ortaokulda iken.Sonraları bir agaca ,bir buluta bakarak tefekkür etmeyi ögretti.Bir Alaska seyatinde ucakta ucarken, "Hep topragın altında yasanmaz ki,Bir de bulutların üstünde yasamalı insan" yazan,bulutların icinde bir ucak kartpostalı attı,düsünebilmem icin hayatı.Hasta yatagında kızım üniversite sınavına hazırlanırken, "Hangi bölümü tercih edeceksin yavrum?" sorusuna, kızımın "Bilgisayar mühendisligi yaz diyorlar hocalarım" cevabına,"Insan denilen Rabb'imin yarattıgı mükemmel bilgisayarın mühendisi olmak istemez misin?" cevabıyla kızıma da bunun gibi nasıl gönül gözünü actırdı. Nur icinde yatsınlar. Efendim, bugün babalar günü ile ilgili bir yazı yazmayacaktım. Sizi düsündüm sabah kalktıgımda,dünyadaki caresiz, bilgisiz, darda kalmıs , sevgiye muhtac kisilerin agabeyi, babası,hocası,bilge kisisi. Bir gün , Remzi kitabevinde sizi gören, tanıyan, ama isminizi hatırlayamayan ve size "soyadınız Yüceyürek di degil mi efendim?" diyen beyefendi. Bu soyadının, o beyefendinin dilinden cıkmasını Yaradan istemisti. Iste efendim , bu duygularla sizin tv sohbetiniz baslamadan, kanalları karıstırıyordum, Kanal 7 'de Kırk Ambar programında Cemil Meric hoca anlatılıyordu. Heyecanla sizi aramak istedim, ama Istanbul 'da oldugunuzu hatırladım. Cemil Meric , ismini , kisiligini, kitaplarını ilk sizden ögrenmistim,daha nice güzel insanları ve hayatı ögrendigim gibi. Programda, Umraniye Belediye'sinde Cemil Meric hoca adına bir salon acıldıgını ve ölüm yıldönümü nedeniyle anma toplantısı yapıldıgını belirttiler.Sayın yazar Dursun Gürlek beyefendi, Cemil Meric hocayı anlattılar, programda. "Osmanlıca bilmeyenin Türkiye'de aydın olamayacagını, Süleymaniye Kütüphanesi'nin Osmanlıca kitaplarla dolu oldugunu ve bunların yabancılar tarafından okundugunu ve yararlandıklarını,görmeyen gözleriyle degil kulaklarıyla ve gönül gözüyle gördüklerini, kulak molları diye bir tabir kullanıp, bir konus iki dinle sözüne önem verdiklerini "Cemil Meric hocayı ve kitaplarını tanıttılar.Programı yapan ve yazar Dursun Gürlek sagolsunlar.
Efendim, bircok genc-cocuk belki babasını hic tanımadı. Bugünlerde ve daha önceki yıllarda babalarını bu güzel vatanımız icin sehit veren evlatların babalarının yanında bizim babalarımızı anmamız ne derece dogru diye yazmayacaktım, babalar günüyle ilgili bir yazı .
Önce vatanımız icin yıllardır sehit düsen babaların, sonra elini, gönlünü bizlere daima sefkatle acan Sayın Sabri Tandogan babamızın babalar gününü, saygıyla kutluyorum . Allah, saglıkla uzun ömürler versin. Ellerinizden hürmetle öpüyorum. Ayla Belen.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Ayla Belen,
Kıymetli yavrum, mailin beni çok duygulandırdı, heyecanlandırdı, gözyaşlarımı tutamadım. Ben, Türk edebiyatında ve dünya edebiyatında ağabey sevgisinin, o sevginin içtenliğini, sıcaklığını, güzelliğini senin kadar güzel anlatan ikinci bir kimse görmedim. Bu mailin yüzlerce defa okunsa yine insan doyamaz. Baştan itibaren ağabeyini o kadar canlı, o kadar güzel, o kadar yüreğini vererek anlatıyorsun ki sanki onu görmüş gibiyim, tanımış gibiyim. İnşallah Allah, mana aleminde sizleri yine bir araya getirir.
Değerli yavrum, sana ve çok değerli eşin Kayhan Bey’e selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanını sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.