.
Kıymetli yavrum,
Önümüzde kâinatın Efendisi, iki cihan serveri, Resulullah Efendimiz varken, bazı kimselerin birtakım kof şöhretlerin peşi sıra gitmeleri beni hep şaşırtmıştır, hayretler içinde bırakmıştır. Ürperir, aman Yarabbi derim, gönül gözümüzü Sen aç, gaflet batağında boğulmaktan bizleri Sen koru. Bir atasözü vardır. Arabanın ön tekerleği nereye giderse, arkası da oraya gider, derler. İnsanlar peşi sıra gittikleri kimselere göre bir değer kazanır veya kaybederler. Fahri Kâinat Efendimiz gerek yaşantısı ile, gerek sözleri ile insanlığa ne güzel bir miras bırakmıştır. Resulullah Efendimizin sünneti seniyyesi ve hadisi şerifleri kıyamete kadar, topyekûn insanlığa ne güzel bir rehber, ne mükemmel bir örnektir. Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerini ve âlemlere rahmet olan mübârek yaşantısını şöyle kenara bırakarak, yalnız falancanın Kur’an çevirisini okuyarak Hakk’a varacaklarını sananlar, nasıl bir gaflet içindeler, bir bilseler. Bir gün etrafı saran toz bulutu dağılınca, kimin atlı, kimin yaya olduğu gün gibi aşikâr olacaktır. Resulullah Efendimizin önderliğini ve rehberliğini kabul etmeden, yolda yürüdüklerini sananlar bir gün avuçlarını yalayacaklardır. Eğrinin doğrusu, doğrunun eğrisi yine eğridir. Körle yatan, şaşı kalkar. Unutmayalım rüzgar eken, fırtına biçer. Falan yerde profesör olmak, bilmem ne kadar kitap telif etmek, bâtıl yolda yürünüyorsa neye yarar. Fikret “İnan Halûk ezelî bir şifadır aldanmak” der. Aldanışların en acısı, insanın kendi kendini aldatmasıdır. Böyleleri Kâbe’de doğup, puthanede ölen insanlar gibidirler. Kesin olarak söylüyorum, Hazreti Muhammed bilinmeden, rehber ve örnek alınmadan Allah’a varılamaz. Vardıklarını sananlar gaflet, delâlet ve ihanet içindedirler. Âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı yüce Peygamberimiz, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Dikkat edin, Kâinatın Efendisi, ben ahlâkı getirdim, benden evvel ahlâk yoktu demiyor. Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyuruyor. İslâmiyet’in zuhuru ile beraber, öbür dinler yürürlükten kalkıyor, önemini kaybediyor. Işık gelince karanlık gider. Nur gelince zulmet çekilir. Hak gelince bâtıl zâil olur. Peygamber Efendimizin önderliğini, rehberliğini kabul etmeyenler ebediyyen hüsran içinde yaşayacaklardır. Hiçbir zaman zulmetten kurtulamayacaklardır. Sonradan İznik Konsülü tarafından bozulup tahrif edilmemiş hakiki İncil’de, bir gün Resulullah Efendimizin geleceği ve dinin tamamlanacağı yazılıdır. Hâl böyle iken, gözü dönmüş, taassup dolu kapkara ruhlar, kandillere katran dökerek kendi ruhlarını huzurdan, mutluluktan, ışıktan ve yaşama sevincinden mahrum bırakmışlardır. Şimdi kendi hüsranlarına yine kendileri ağlamaktadırlar. Fakat o yok olası kibirleri ve gururları gerçeği kabul etmek istememekte, bencilliklerini ve inatlarını sürdürmektedirler. Ama onlar istese de istemese de Allah’ın nuru kıyamete kadar devam edecektir. Resulullah Efendimizin elini öpmekten, önünde diz çökmekten, onun rahle-i tedrisinde eğitilmekten kaçanlar, kat kat karanlık dolu ruhları ile şefaatten ebediyyen mahrum kalacaklardır.
Ey yüceler yücesi, ey bütün kâinatın efendisi, ey sevginin, saygının, hoşgörünün, merhametin, incelik ve zerâfetin erişilmez örneği Hak Peygamber, seni herkesten, ama herkesten çok seviyoruz, bizi kabul et, şefaatinden mahrum etme.
Sabri Tandoğan
Resulullah Efendimiz SAV'e Rana Annemiz ve Hakka Göçen Yakınları ile Komşu Olsunlar İnşAllah
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...