Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Avrupa Birliği bizim dostumuz mu yoksa...
Gönderen : Ali Canbilen
Tarih : 7/19/2016 8:49:31 AM


.


Efendim,


Demin televizyonda haberleri izliyordum. Bir olay beni fevkalade mütessir etti. Avusturyada çalışan bir işçi kardeşimiz kalbinden rahatsızlanır, hemen hastaneye kaldırılır. Fakat içeriye alınmaz. Hanımı sebebini sorar doktor almayız tabi der baksanıza hastanın giydiği eşofmanın üstünde ay yıldızlı amblem var. Biz böyle hastayı ne kabul ederiz ne bakarız. Ne haliniz varsa görün. Ve orada hasta çırpına çırpına can verir.


Efendim, ben televizyondan işittiğimi size naklediyorum. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Saygılarımla.


Ali Canbilen


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Ali Canbilen,


26.10.2006 tarihli mailinizi aldım.


Efendim, mailiniz beni hüngür hüngür ağlattı. Ben de kısmet oldu bütün Avrupa’yı gezdim. Gittiğim her yerde insanlar bir hususta birleşiyorlardı: Türk düşmanlığı, İslam düşmanlığı. Hiç unutmuyorum uzun yıllar önceydi, bir yaz tatilinde merhum eşimle beraber Danimarka’ya gitmiştik. Kopenhag’ın ana caddesinde geziyorduk. Hediyelik eşya satan bir mağaza reklam olsun diye (hani çocuklara masal anlatılırken bir araptan bahsedilir, bir dudağı yerde bir dudağı gökte diye) bir heykel koymuştu. Önümüzde bir anne beş altı yaşındaki oğluyla yürüyorlardı. Küçük çocuk o heykeli görünce dehşetle bir çığlık attı. Parmağıyla heykeli işaret ederek avazı çıktığı kadar bağırdı. “Anne bak, Türk”. Almanya’dayız, bir resim sergisine gideceğiz, galeri için Kenedy köprüsünün yanında dediler. Köprüye yaklaştık, sordum, onbeş Almandan hiçbiri ağzını açıp cevap vermedi. Daha nelere şahit olduk. Yeri zamanı gelince anlatırım. Ama özeti şu: Avrupalı bizi sevmiyor, beğenmiyor, istemiyor. Bazı Avrupalılar da bizden tiksiniyor, nefret ediyor. Biz ne yapıyoruz? Utanmadan, arlanmadan kapılarında yalvarıyoruz. Haysiyetimizi, onurumuzu, izzeti nefsimizi ayaklar altına alarak ille bizi Avrupa birliğine alın diye her türlü tavizi veriyoruz. Bilmiyorum ben bu Avrupa birliği lafını artık duymak bile istemiyorum, midem bulanıyor, içimden kusmak geliyor. Haysiyetli bir şekilde ölmek varken haysiyetsiz bir şekilde Avrupalıların alay konusu, maskarası olmak beni çok üzüyor. İçimde birşeyler yıkılıyor. İç dünyamdaki çiçekler soluyor. Ama ne yazık ki politikacılarımız Avrupa birliği diyor, başka birşey demiyor. Göreceksiniz, bizi almayacaklar, kesinlikle almayacaklar. Yemin ederim ki almayacaklar. Ama bizi birtakım vaadlerle uyutarak bölüp, parçalayıp, yutmak, mahvetmek istiyorlar. Allah belasını versin Avrupa birliğinin. Takvim gazetesi bile marifetmiş gibi bayrağımızın etrafına Avrupa birliğinin amblemini koymuştu. Anket yaptılar, halk "İstemiyoruz dediler. Lanet olsun Avrupa birliğine. Onları ordan alın" dediler. Takvim gazetesi de nihayet bu çok çirkin davranışını düzeltti. Yine de kendilerine teşekkür ederiz.


Dün gece ölen işçi kardeşimiz gibi daha nice vakaları işitiyor, okuyor, kahroluyoruz. Ama yine bazı kimseler Avrupa birliği deyince kendilerinden geçiyorlar. Efendim, ben kendi hesabıma aç kalmak, ölmek de dahil şu domuz eti yiyen, yiye yiye domuzlaşan insanlara haysiyetli bir şekilde erkekçe, mertçe, yiğitçe ortaya çıkıp binlerce lanet sizin birliğinize, Allah belanızı versin diyecek gür sesi bekliyorum. O sesin sahibi gelecek nesillerin baştacı olacak. Avrupa birliği diye birtakım ne idüğü belirsiz insanların önünde yerlere kadar eğilen insanlar unutmasınlar ki tarih onları nefretle, iğrenerek reddecek. Onlar Ebu Lehep gibi, Ebu Cehil gibi ebedi lanete müstahak olacaklar.


Efendim, ben ne bahasına olursa olsun ille de yaşamak fikrine karşıyım. Ya onurumuzla yaşayalım, ya onurumuzla ölelim. Şehit olmak, şehit olarak mana alemine intikal etmek inancımızın gereğidir. Ben böyle düşünüyorum. Bunu da Allah’ın huzurunda açıkca söylüyorum. Atatürk "Ya istiklal ya ölüm" demişti. Ayaklar altında, itile kakıla, küçümsenerek, alay edilerek, hakir görülerek yaşamaktansa şerefli bir şekilde ölmek daha güzeldir. Sorduğunuz için bunları söylüyorum. Sizin düşünceniz nedir bilemem, katılırsınız, katılmazsınız o sizin bileceğiniz iş. Ona karışamam. Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]