.
Kıymetli yavrum,
Bir gün şehrin büyük caddelerinden birinde yürümeye başlasak, karşılaştığımız insanları incelesek, yüz ifadelerinin arkasında saklanan gerçekleri görmeye çalışsak. Dalgın, kendinden geçmiş, sarhoş gibi yürüyen insanlar. Bunalımlı, sıkıntılı, stres dolu yüz ifadeleri. Kenetlenmiş dişler, sıkılmış yumruklar. İnsan kendini Dostoyevski’nin romanlarındaki tipler arasında sanır ve aklına Necip Fazıl’ın mısraları gelir:
Bıçak soksan gölgeme
Sıcacık kanım damlar
Gir de bir bak ülkeme
Başsız başsız adamlar.
Ağlayın su yükselsin,
Belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin
Bize dua et emi.
Ne acıdır ki, yıldan yıla bu trajik manzara daha da koyulaşıyor. Sigara, içki satışları istatistiklere göre rekor düzeylere erişiyor. Uyuşturucu kullananlar her gün biraz daha artıyor. Boşanmalar mahkeme koridorlarına sığmıyor. Küsenlerin, darılanların, kırılanların, gücenenlerin haddi hesabı yok. Ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz? Bütün memleket bir bedbinlik, karamsarlık, umutsuzluk havası içinde. Geleceğe inançla, heyecanla bakılamıyor. Bakışlardaki karanlık gittikçe artıyor. Bir an için kendimizi bu çevreden kurtarıp sükûnetle “Soruversem ben neyim ve bu hâl neyin nesi?” Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca nice yıllar önce çocuk ve Allah eserinde teşhisini ne güzel koymuştu.
Çocuğum dua et geceleri
İnsan uzaklaşabilir Allah’tan.
Durum bu. Kim ne derse desin. Güneş balçıkla sıvanamaz, gerçeklerin üstü örtülemez. Biz Allah’tan uzaklaştık; biz sevgiden, saygıdan, edepten, incelikten, efendilikten uzaklaştık. Evet zahirde, şekilde, gösterişte her şey var, buna kimse bir şey diyemez ama aslında içleri, özleri boşaltılmış olarak... İnsan ruhu toz kanatlı bir kelebekken, bugün maddenin kesafeti karşısında, yoğun baskısı altında inliyor. Bu öyle acı dolu, ıstırap dolu, çile dolu bir durum ki. Nice mânâ güzeli insan gözyaşlarını dışına bile akıtamıyor, çünkü anlayacak yok. Sessizce, kimseye sezdirmeden içine akıtıyor. Yanıyor ama tütmüyor. Onu bekleyen acı gerçeği biliyor: Istıraplarını bile paylaşacağı bir insan bulamamak. Yalnız, yapayalnız olarak hayat yolunda yürümek. Şarkıda ne güzel söylüyor “Bir dost bulamadım gün akşam oldu.” Yıllar önce Veysel ne güzel söylemişti; “Dost dost diye nicesine sarıldım. Benim sadık yarim kara topraktır."
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan (Sabri Baba)
Aziz Ruhları Şad Olsun
Fatihalarla, Özlemle Anıyoruz...