.
Nice insanlar var ki, evi yemek doludur ama, gene de yemek zamanı kalkmak isteyen misafirine “Efendim, lütfen kalın, Allah ne verdiyse beraber yeriz” demek yürekliliğini, efendiliğini, inceliğini gösteremezler. Ay o da misafire çıkar mıymış diye diye nefislerinin esiri olurlar. Çıkar ya, bir kere hiç düşündük mü acaba, misafir kendisi mi geliyor, yoksa onu bir gönderen mi var? Ne olur şu çocuksu duygulardan kurtulsak, kendi kendimiz olabilsek, özümüze inebilsek. Bir bilsek ki, misafirin bütün istediği ne şu yemektir, ne bu yemektir. O sadece bir tek şey ister, biraz sevgi, biraz saygı, biraz ilgi değil mi? Açık konuşalım, hayatta hepimizin, ama hepimizin isteği bu değil mi? Hepimizin yüreği biraz sevgi, biraz saygı, biraz ilgi görebilmenin ümidiyle çarpmıyor mu? Hepimiz onun yokluğunu, onun mahrûmiyetini yüreğimizin ta derinliklerinde hissetmiyor muyuz? Bugün insanları delicesine içkiye, sigaraya, uyuşturucuya, kumara götüren onun eksikliği değil mi? Biri çıkar da “Ben hiç de öyle bir noksanlık hissetmedim” derse, bir şey demem, başımı edeple önüme eğer, “Vah zavallı kardeşim” derim. “Sen kendinin farkında bile olmamışsın, sen insanı tanımamışsın” diye kalbimden geçiririm.