.
Saygıdeğer Hocam hayırlı akşamlar,
Sizi sevgi ve saygı ile takip eden bir anneyim. Sizden ve çok değerli fikirlerinizden hep yararlanıyorum ve size dualar ediyorum. Allah sizden razı olsun. Sayın hocam ben de bu akşam izlediğim bir haber üzerine sizin fikirlerinizi almayı düşündüm. Şöyle ki: Bir dersane, dersaneye gelen kız ve erkek öğrenciler arasındaki duygusal ilişkilerin onların dersane başarısını, dolayısıyla dersanenin başarısını da düşürdüğünü gözönüne alarak bu tür davranışlara dersane ortamında müsaade etmeme kararı almış. Bir televizyon kanalında haberi veren spiker ile dersane yöneticisi hoca hanım tartıştılar. Spiker, aşık olmak on yedi yaşındaki bir gencin hakkı olmalı dedi. Hocanım ise ama onların sorumlulukları var. Aileleri onlar için onca borcun altına giriyor, onlarsa dersaneleri birbirleriyle duygusal ilişkiler yaşamak için uygun bir ortam olarak görüyorlar dedi. Spiker ısrarla genç çocuğunuz size gelse anne ben aşık oldum dese, siz ona oğlum biz sana o kadar para harcadık. Aşık olmana izin veremeyiz mi diyeceksiniz dedi. Hocahanım da anne olarak söylenebilecekler belki farklı olabilir ama biz olaya eğitimciler olarak bakıyoruz dedi.
Efendim ben de şimdi bir anne olarak size izniniz olursa şunları sormak isterim:
Bir gencin daha lise çağındayken karşı cinsle duygusal ilişkiler içine girmesi onun hakkı mıdır? Bu çağlardaki bir genç bu konudaki duygularına o hocanımın bahsettiği nedenlerle karşı koymalı mıdır, veya koyması mümkün müdür? Bir anneye bu yaştaki oğlu gelse anne ben bir kıza aşık oldum dese anne, baba bunu nasıl karşılamalıdır? Efendim, ben sorularımla bu şekilde dile getirmeye çalıştığım bu konularda bizleri aydınlatırsanız sanırım birçok anne baba için ve gençlerimiz için çok faydalı olur.
Değerli hocam, çok teşekkür eder, hürmet eder, ellerinizden öperim.
Allah’a emanet olun.
Hayriye
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sayın Hayriye Hanım,
Kıymetli yavrum, ne yazık ki bazı televiyon kanalları her konuda cahil, görgüsüz, bilgisiz ne hayatı, ne insanları tanımayan kimselere sınırsız söz hakkı vermekle her konuda memlekete zarar veriyorlar. Ne yazık ki bazı kanallar bu işi ihanet derecesine götürüyorlar. Sizin dinlediğiniz televizyon kanallarında abuk sabuk konuşan o adam da (acaba ona adam denir mi, o da ayrı mesele) saçmalıyor. Hergün dersanalerin önünden geçiyorum. Mübarekler, sanki buluşma evi. Dersanedeki gençler sokak serserileri gibi kızlı, erkekli kaldırım taşlarına oturuyorlar. Çevreyi hiçe sayarak en galiz, en kaba kelimelerle, çok çirkin el şakalarıyla birbirleriyle alt takke, ver külah yapıyorlar. O salak adam ailelerin birtakım zorluklara katlanarak, birtakım fedakarlıklar yaparak çocuklarını nasıl güçlüklerle dersanelere yolladıklarını biliyor mu? Evet, aşk hayatın en güzel, en temiz, en yüce duygusu. Ama kendi tabiriyle on yedi yaşındaki çocuk kız olsun, erkek olsun kesinlikle, katiyetle aşık olamaz. Bu tabiat kanunlarına aykırıdır. Gerek o aptal çocukların, gerek o kanalda konuşan gerizekalı adamın aşk dedikleri tamamen gençliğin verdiği bir cinsel çekimdir. Bu duyguya aşk demek aşka en büyük ihanettir. Aşk, gerçek aşk, insanı Allah’a götüren çok temiz, çok yüce bir duygudur. Ama o salak adamın anladığı manada değil. On yedi yaşında bir çocuk o aşkı nereden bilecek? Televizyonlarda aşk adı altında gösterilen birtakım cinsel rezaletler, kepazelikler, pislikler, iğrençlikler...
Değerli yavrum, her şeyin bir zamanı var. İnsanlar bu zaman riayet etmezlerse ömür boyu pişman olurlar. Ah-ü vah ederler. Aileleri de perişan olur. Bir insan önce tahsilini yapacak, kendini yetiştirecek, olgunlaşacak, karşı cinsle en güzel, en yüce, en temiz manada ilişki kurarak gelecekteki yuvasının temellerini atacak. Beraber olmanın o çılgın güzelliğini yaşayacak. Ama her şeyin bir zamanı var. Bu salak televizyoncunun söylediği gibi on yedi yaşında lisede tahsil gören bir genç annesine gidip de “Anne, ben aşık oldum.” Dediği zaman anne, “Aman yavrum, dikkatli ol, bu yaşta aşk dediğin sadece bir şehvet duygusudur. Sakın buna aldanma. Güzelce oku, ekmeğini kazan, sonra senin de sevmek ve sevilme hakkın olacak. O zaman aşk, en güzel, en yüce, en muhteşem bir duygudur. Aman yavrum, bunları birbirine karıştırma.” demesi gerekmez mi? Şimdi değerli yavrum, o televizyoncu da ve o salak, gerizekalı, maymun suratlı adamı ekrana çıkartan televizyon yönetimi de Türk gençlerine, Türk anne ve babalarına ihanet etmiyorlar mı?
Kıymetli yavrum, anlıyorum senin ıstırabını. Duyduğun acıyı. Ama ne yapalım ki bu durumda devleti yönetenler de onların şirretliklerinden, çirkefliklerinden çekinerek nice rezaletlere seyirci kalıyorlar. Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Allah onlara da akıl, fikir, iz’an, idrak versin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakka Göçen Yakınlarının Aziz Ruhlarına Fatihalarla...