.
Hürmet dolu , en kalbi muhabbetlerimle değerli kardeşlerim...
" Siz yasak edilen büyük günahlardan sakınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz. " ( Nisa /31 )
Bu ayeti kerime halk arasında bazen yanlış anlaşılmaya sebep olmaktadır. Rabbimiz Mevlâmız rızasını sevapların , gazabını da günahların içinde gizlemiştir. Bazen de bizim küçük önemsiz gördüğümüz, bir günah nasıl olsa Allah affeder diye umursamaz bir tavırla işlediğimiz de Rabbimizin gazabını celb edebilir. Bazen de küçük bir sevapta Rabbimizin rızasına ve hoşnutluğuna kavuşmamıza vesile olabilir. Onun için her daim Onun rızasını aramalıyız.
Günah Allah'la kul arasını açan ; Hicab olan, Hakk'la arana mesafe koyan hareketlerdir. Kabahat ettin ,af dilemedin ,ağlayıp inlemedin...gözyaşıyla temizlenmediği müddetçe batini kir olarak içinde kalacak ve zamanla artacaktır..
Muhammed Şemseddin el-Hanefi' ye bi gün biri gelir çok fakir olduğunu, ailesini geçindiremediğini o yüzden kendisine simya ilmini ( herhangi bir şeyi altına çevirme sanatı ,sihir ) öğretmesini taleb eder. ALLAH dostu ses çıkarmaz :
" - Fakat bir şartla der, bir sene bizim yanımızda kalıp, her abdest bozdukça yeni bir abdest alacak ve her abdest içinde iki rekat namaz kılacaksın "buyururlar.
Adamcağız şartı kabul eder. Nede olsa bir sene sonra zengin olacaktır çok sevinir. Ve aradan bir sene geçer. Sürenin bittiği gün ALLAH dostu , fakire emreder :
" - Şu kuyudan abdest için bir kova su çeker misin evladım ? " Der.
adam kovayı çeker içi silme altınla doludur bunu görür : fakat , hiç umursamaz davranır ,
" - Üstadım ,Canım hocam yanınızda kaldığım bu bir senede ben de en küçük bir para ve dünya sevgisi iştahı kalmadı. Tek isteğim bulduğum bu güzelliği kaybetmemek ve Rabbim' in yüce adını ilan etmek. "
El -Hanefi gülümser vaziyette kendisine hitab eder :
" - Değerli yavrum şimdi sen kimya oldun. Kalk ! memleketine git ve insanları ALLAH yoluna ,Onun Hakk olan dinine davet et. "
"ALLAH dostu , Peygamberlerle meslektaş olan kişidir. en büyük arzusu hatta tek arzusu Î'lay-ı Kelimetullah'tır. ALLAH Dostunun gözünde ALLAH'ın Adına ve rızasına denk hiç bir şey yoktur. Bütün değerler ve varlıklar O'nun adının ve rızasının yanında hiçleşir. ( hikaye / Said alpsoy beyefendi)
Her şeyi yalnızca Hakk rızası için yapar . Kimseden bir şey kabul etmediği gibi gücünü aşarak , kendisi çoğu şeyi karşılar. Din almak değil vermektir düsturuyla hareket eder.
Bizler de bu dünyaya Hakk'ın rızasını kazanmaya hoşnutluğuna ermeye geldik . Asıl gayemiz bu olmalıdır diğer şeyler teferruattır hayatımızın merkezine bunu koymalıyız diğerleri , ondan sonra gelir. Müslüman dünyasını da ,imar eder fakat kalbini bağlamadan, gönderiliş gayesini unutmadan yapar bunları . Bir gün huzurda duracağı hesap vereceği günü unutmaz. Ve her an huzurda imiş gibi Allah'ın Er-Rakib olduğunu bilerek yaşar.
Er-Rakib ; Yarattıklarından bir an bile gafil olmayan , ilgisiz ve kayıtsız kalmayan, hep gözetimi ve denetimi altında tutan demektir.
Mübarek yerlerden döndüğümüzde içimdeki derin hüzün ve hicran dolu yaşaran gözlerimle özellikle de akşamları " Kabe" ve " Mescid-i Nebevide ki namazları izler. Sonra derinden bir iç çekip içimden " Ya Rabbi ! bu imamlar ne kadar şanslı , her daim bu mübarek yerdeler. Mübarek şehirde yaşıyorlar orada görev yapıyorlar. " diye gıptayla bakardım . Bu böylece devam ederken bir gün namaz bitmiş . Kanalı değiştirirken bir dini kanal açıldı , orada bir ALLAH dostunun sözünü anlatıyordu :
" Hoca olmak ! imam olmak! Şeyh olmak bunlar hiç önemli değil. Asıl önemli olan Allah'ın rızasını kazanmaktır."
Evet sonra düşündüm insanın sonu belli olmayan bir şeye imrenmesi, özenmesi hiç te akıl karı değil. İnsan " Kabe" de yada Peygamber mescidinde imam olabilir fakat belki AllaH'ın rızasını kazanamayabilir. Bel ki dağda ki bir çoban Hakk'ın rızasına erebilir...
Son nefese kadar imanı muhafazaya gayret etmeliyiz.. Rabbim kamil imana eriştirsin...
Hazret-i Mevlânâmız:
" ALLAH aşık için çalış. ALLAH aşkı için hizmette bulun; halkın kabul etmesi veya redetmesi ile senin ne işin var ?
Bu fani dünya pazarında sana bol bol kazandıracak, bir müşteri olarak ALLAH kafi değil mi ?"
ALLAH'tan alacağın karşısın da insanların sana verecekleri ne ki !
O halde gönlünü insanlardan gelecek teşekküre değil ALLAH'tan gelecek mazhariyete döndür." buyururlar.
hizmet ALLAH için yapılır karşıdakinin takdir edip etmemesinin ne önemi var ki !
Buda Yunusça alemi sevmeden kardeşçe kucaklamadan olmaz...Aşksız olmaz ...Muhabbetsiz şevksiz olmaz...tevhidsiz olamaz..
Tevhide eren ise kendisini kulların en günahkarı ve en hakiri gördüğünden ...Kendisinden başka her şeyi değerli görür. Yetmiş iki millete bir gözle bakar. Parçalamaz birleştirir herkese şefkat dolu müşfik bir gönülle hürmetle hitap eder. Sevgisiz bir şey olmaz...
Kinleri, nefretleri ,düşmanlıkları, vefasızlıkarı unutmadan içimizden atmadan olmaz...
Hep Aşkın peşinde olmalıyız aşkı aramaya mecburuz.. Her gün aşkımızı biraz daha artırmaya çalışmalıyız...
çünkü . " Aşk olmadan eksiklik bitmez, içimizden bu gurur, kibir ,riya, şikayet bitmez...
EBul Hasen-i Harekani hazretleri şöyle buyururlar :
" - Sabah kalkan alim ilminin artmasını zahid zühdünün artmasını diler. Ebûl Hasen ise bir kardeşinin kalbine sevinç ve neşe verebilme derdindedir. "
" ALLAH'ım hayatı benim için her türlü iyiliği artırma vesilesi...Ölümüde her türlü kötülükten kurtulma sebebi eyle..."
Hazret-i Muhammed - Sallalahu aleyh-i vesellem-
Bizler de bunu düstur edinelim inşaAllah ...
Peygamber yerine geçen Hocalar,
Bu halkın başına zahmetli oldu,
Tutulmaz oldu Peygamber hadisi
Halayık cümle Hak'tan utlu oldu
Yunus gel aşık isen tövbe et.
Nasuha tövbe ucu kutlu oldu..
Vesselam
Müzeyyen Cihangiroğlu