.
Kıymetli yavrum,
Günümüzde en çok sözü edilen, en çok aranılan, her alanda ihtiyaç duyulan bir nitelik; insan olmak, şahsiyet olmak. Hepimiz hayatın hemen her alanında onun ihtiyacını duyuyoruz, bulamadığımız zamanlar ıstırap duyuyoruz, acı çekiyoruz. Nasıl yemeğe tadını veren tuzsa, hayata da bir anlam, bir renk, bir güzellik getiren, vazgeçilemeyen nitelik, şahsiyet olmak. Şahsiyet sahibi insanlar olmadığı zaman veya sayıları çok azaldığı zaman, hayat da anlamını kaybediyor. Çekilmez bir yük hâlini alıyor. Bu tipler, özellikle aydın geçinen, inançsız, merfkuresiz, idealsiz insanlar arasından çıkıyor. Soruyorsunuz, nasılsın, iyi misin? Cevap veriyor, sürünüyoruz diyor. Bir açıdan doğru, gerçekten onlar yaşamıyorlar, sürünüyorlar. Zaten o kafa yapısıyla onların başka bir şey olmaları da beklenemez. Şahsiyet sahibi insanların, çağlar boyu değişmeyen bazı özellikleri var; birinci vasıfları dürüst, temiz ve asil olmaları. Temiz olmayan insanların, idealleri olmayan insanların, ister istemez bir bataklığa gömülecekleri pek tabiidir. Şahsiyet sahibi insanlar dürüsttür, samimidir, içi dışı birdir. Şahsiyet sahibi insanlar yalan söylemezler, riyakârlık yapmazlar, onların ipi ile kuyuya inilebilir, onlara güvenip bağlanabilirsiniz. Onlar inandıkları dava uğrunda sonuna kadar diretirler, hani günümüzde çok kullanılan bir söz var, pazara kadar değil, mezara kadar diye. Onlar bir gülün üzerindeki yağmur tanesi gibidirler, insana ferahlık ve huzurlu bir hava getirirler. Onlar sokulurlar yanınıza kırk yıllık dostmuş gibi, onlar iyi ve güzel adına her türlü fedakârlığı göze alırlar, gerekirse yaparlar. İnsan yaşamında, kişiler arası ilişkilerde en önemli unsur itimattır, güven duymaktır, inanabilmektir. Şair ne güzel söylüyor,
“Sen yanmazsan
Ben yanmazsam
Biz yanmazsak
Nasıl çıkar
Karanlıklar aydınlığa.”
Ancak özü sözü bir, inancı uğruna gerektiğinde canını, malını, makamını, rütbesini ortaya koyan, koyabilen insanların arkasından gidilir. Onlarla beraber omuz omuza savaşılır, yoksa minicik çıkarları, menfaatleri, hesapları kitapları için davasından dönen insanların arkasından kendi karıları, çocukları bile gitmez. Ne hikmettir, özü sözü birbirini tutmayan, dün şöyle, bugün böyle konuşan insanlar, hiçbir zaman lider olup kitleleri arkalarından sürükleyemezler. Yaşamanın, var olmanın en önemli unsuru içtenliktir, samimiyettir. İç ile dışın, söz ile hareketin, zahir ile batının birbiri ile çelişkili olmamasıdır. Dinde, bilimde, güzel sanatlarda, askerlik ve kumanda sanatında, devlet yönetiminde daima mert, yiğit, içi dışı bir, özü sözü bir insanların peşinden gidilmiş, onlara itimat edilmiş, sevgi ve saygı duyulmuştur. Bir gün birisi bana sorsa, dese ki; insan olmanın birinci şartı nedir? Cevap verirdim; samimi olması, yalandan, riyadan, ikiyüzlülükten uzak olması. Tarih boyunca hayatın çeşitli alanlarında büyük işler başarmış, büyük insanların hayatlarını inceleyin, hiç değişmeyen bir gerçek olarak bu durumu görürsünüz. Aslında samimiyetten uzak iki yüzlü insanlar, hiçbir zaman hiçbir yerde kendilerini sevdirip, saydırıp kabul ettiremezler. En yakınları bile güler onların arkasından. Yaşamak çok ciddi bir iştir, biz bu dünyaya yiyip içmeye, yatıp uyumaya, gülüp eğlenmeye gelmedik. Biz bu dünyaya aslımızı bulabilmek, kendi hakiki şahsiyetimize ulaşabilmek, adam olabilmek için gönderildik. Tarihte hiç kimse çevresindeki insanları ebediyen aldatamamıştır. Atalar sözü ne kadar anlamlıdır, yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler. Samimiyetten uzak yaşayanların içinde, bugüne kadar hiçbir alanda bir tek şahsiyet sahibi insan yetişmemiştir, bundan sonra da yetişmeyecektir. O güzel insanlar, içi dışı bir, özü sözüne uygun insanlar, bir dalın üzerindeki bahar çiçeği gibidirler, Allah onların sayılarını arttırsın.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz. (Sabri Baba)
Aziz Ruhları Şad Olsun