Konu : Hayatın özü: Tatlı dil, güler yüz.
Gönderen :
İnci
Tarih :
8/20/2016 11:29:32 PM
.
Yıllardır, fırsat buldukça televizyon aracılığı ile sizi büyük bir ilgi ve hayranlıkla sizi takip ettim. Allah sizden razı olsun. Bize örnek olup,yol gösterdiğiniz için. Ben kendimi iyi bir insan olma yolunda yetiştirmeye çalışıyorum, hatta çalışıyordum diyim. Yaşadığım bazı tahlihsizlikler beni çok üzdü ve bedenen yorgun düşürdü. Bir kamu kurumunda iyi bir pozisyonda çalışıyorum hamdolsun,evliyim ve iki çocuğum var . Lise ve üniversite yıllarında namazımı düzenli kıldım, çok büyük öğrenme aşkı vardı içimde çok yönlü okur araştırırdım.Ama şimdi özellikle de iş hayatından sonra okumayı yavaş yavaş da namaz kılmayı bıraktım. Evlendikten sonra da sorumluluklarım daha da arttı ve özellikle de kayınvalidemin beklentileri... Beni hiç bir zaman çalışan kadın gözüyle görmedi, lider ruhlu bir kadın beni sürekli bastırmaya çalışıyor, fikirlerime asla önem vermez, hep bir zan içerisinde. Kendimi çok kötü hissediyorum kimseye kaba davranmak, terbiyesizlik yapmak tabiatımda yok, hem Allah rızası için hem de yuvamın huzuru için elimden geleni yapmaya çalışıyorum ama yine de bir memnuniyetsizlik... Kışları yakıt vermemek için biz de kalıyorlar, aynı zamanda büyük oğluma bakıyor, bakıcı da var evde o da çok şikayetçi, çocuğun herşeyini ona yaptırıyormuş, akşamları eve geldiğimde hiç kimse yorulmuş gözüyle bakmıyor hizmet bekliyor. Saygılı oldukça beklenti de artıyor.
Ben hayatımı düzene nasıl koyabilirim, kıymet bilmeyen insanlara hala bir şey yapmaya devam etmek doğrumudur,içimdeki aşkın, incelik hissinin kaybolmasından korkuyorum buna nasıl koruyabilirim, bir de en önemlisi bahsettiğim gibi hem bedensel,hem zihinsel yorgunluk, ayrıca iş yerinde bayan olarak abdest alma ve namaz kılamamak beni namazlarımdan, manevi iklimlerden alıkoyuyor, bu hali nasıl terk edebilirim.
Eğer bana cevap yazarsanız çok memnun olurum. Allah'a emanet olun. Saygılarımla...
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, bana öyle geliyor ki kaynanan problemli bir kadın olmasına rağmen sen de onu tatlı dilinle, güler yüzünle iltifatlarınla okşamalarınla, minik hediyelerinle bir düzeye getirmeyi beceremiyorsun. Ben senin yerinde olsam o kadını tatlı dille, güler yüzle, iltifatlarla öyle bir yola getiriririm ki. Sen bir yorgunluk teranesi tutturmuşsun. Keza bakıcı kadın da öyle. Ne demek her işi ben yapıyorum. Tabi o yapacak. O da ekşi yüzüyle, nadanlığıyla kaynanayı dize getiremiyor. Bu kafayla olmaz yavrum. Önemli olan atasözlerine kulak vermek. Ne diyor bir atasözünde: “Tatlı dil yılanı yuvasından çıkarır.” Sen de akşam eve “Ah yoruldum, vah yoruldum, öldüm bittim” teraneleriyle geliyorsun. Ben olsam ne yaparım biliyor musun? Eve girmemle beraber bir meltem rüzgarı estiririm. “Ah anneciğim,” derim, “seni öyle özledim ki, akşama kadar senin iyiliklerini düşündüm. Sen acaba bir melek misin? (efekt: öpücük sesleri...), acaba bu mahallede, bu şehirde, bu ülkede senin kadar tatlı, senin kadar güzel , senin kadar ince düşünceli bir anne var mı? (efekt: öpücük sesleri)...”
Değerli yavrum, hayat böyle. Bu devirde tatlı dile, güler yüze, komplimana kimse dayanamaz. Çünkü hepimizin beklediği o değil mi? Güzel yavrum, bir de bu Sabri Baba’yı dinle. Bir süre sonra göreceksin bak, kaynanan komşuları dolaşacak, “Benim gelinim bir melekmiş de ben bilememişim” diyecek. Öl desen ölecek.
İşte böyle yavrum. Zaten her şey namazı bırakmanla başlıyor. Pekala işyerinde teyemmümle abdest alıp oturduğun yerde ima ile namaz kılabilirsin. Sade işyerinde değil vapurda, uçakta, otomobilde, otobüste hatta yürüyerek de namaz kılınabilir. Namaz Allah’la beraber olmaktır. İnsan yanlız kafede mi sevgilisyle beraber olur?...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
|