Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Zorluklara karşı....
Gönderen : Özden Çiçek
Tarih : 8/21/2016 5:39:56 PM


.



Efendim,





Yine Gönül Sohbetleri sitenizin (www.gonulsohbetleri.net) içinde kaybolup gitmiştim. Yoksa kendimi bulmuştum mu desem doğru olur? Gönül Dostlarının yazdıklarını okurken heyecanlandım, ürperdim… Ne de güzel ifade ediyorlar paylaşıyorlar yasamı diye duşundum. İyisi, kötüsü, doğrusu ve yanlısıyla yasam bu iste… Bir bütün… Değil mi?





Hatice Hakeri Hanimin yazdıklarını okurken gözlerim yaşardı. Ne doğru tespit…”Şimdi etrafımdaki dikenleri çalıları temizlemekten de vazgeçtim. Onlara beni acıtmalarına izin vermeden onlara bulaşmadan yaşamayı öğrendim. Onları Yaratandan ötürü kabul etmeyi öğrendim. Yeryüzünün bir cennet olduğunu öğrendim. Ve her gün Kâinatı seyretmekle O’na olan hayranlığım artıyor” diye sürüp giden satırları okurken aklıma Yusuf İslamın bir konuşmasından bir cümle geldi. “Yasam taşlık ve diken dolu bir arazide yürümeye benzer. Orada kendimizi nasıl korur sakınırsak incinmemek için, yasamda da takva sahibi olanlar kendilerini Allah’ın emirlerini yerine getirirken hata yapmaktan, yasaklarından, kötülüklerden ve kötülerden öyle korurlar” diyordu…





Hayal gücüm birden bu sözleri bir başka ortama taşıyıverdi. Yasamı bir dağ tırmanışına, zirve yapmaya benzetiverdim. Dağcılara sorsak, eminim bize yolculuklarının güçlükleriyle birlikte güzelliklerini de büyük bir sevinçle anlatacaklardır.





Nasıl bir dağcı, tırmanışı sırasında yorgun düşsede, zorlansa da yoluna devam eder, gördüğü muhteşem doğa, bulunduğu yükseklik, tertemiz hava, harikulade güzellikteki manzaralar ona bütün meşakketleri unutturur, yasam da böyle iste…





Hele bir de kaya tırmanışlarını düşünelim. Kendilerini bir ipin ucuna bağlamış, kâh elini koyacak bir oyuk, kâh ayağına destek olacak bir tümsek arayarak yavaş zirveye doğru ilerlerken acaba ne hissederler. Korku hissedeceklerdir elbette, bazen umutsuzluk, bazen cesaret… Sevdiklerini de düşünürler, yasadıkları iyi kotu günleri de… Bir anda ayakları kayıp en derin çukurlara yuvarlanabilme ihtimalleri hep vardır… Ama geri dönmek yerine hep zirveye bir santim daha yaklaşmak için caba sarf ederler. Bu aşamada yasamla aralarındaki en önemli bağ bellerine bağladıkları ip tir tir… Ve de daima bir yukarıya attıkları, kayalara sağlamca çaktıkları halkalara geçirdikleri kanca… Bu ipi bizi yasama kuvvetle bağlayan imanımıza benzettim ben. Sağlam olmalı, bütün ağırlığımızla ona yüklendiğimizde kopmayacak kadar, çok sağlam. Ya o kancayı geçirdiğimiz kayalara çakılan halkalar. İste onlar da Yüce dinimizin bize öğrettikleri, yapmamız gerekenler, Sevgili peygamberimizin SAV sünneti ve Kur’an-ı Kerim ile açıklanan gerçekler… İste biz ancak böyle sağlam bir imanla ve Kur’an ahlaki ile yasarsak, içimiz Sevgili Peygamberimiz SAV aşkıyla dolu, o zaman zirveye ulaşabiliriz. Ve o zorlu tırmanış sonunda ayaklarımızın üzerinde doğrulup geldiğimiz mesafeye, aştığımız zorluklara bakıp neler hissederiz dersiniz. İste Rabbimin kulu olabilmek… Dosdoğru insan olabilmek ihlâslı bir mümin olmak, içi Allah aşkı ile yanıp kavrulan biri olabilmek zirve yapmaktır… Bunun için o bütün meşakkatlere katlanmaya, her turlu olumsuzluklara, yaralanmalara, tökezlemelere, yorgunluğa, yalnızlığa değmez mi? İnsan zirveye ulaşmadan vazgeçer mi? Üstelik yol zor ve engebeli olduğu kadar, zaman da muhteşem bir yayla yürüyüşü ferahlığında. Her bir zorlu yürüyüşün sonunda bizi dinlendirecek, sevindirecek, bizi bizden alıp götürecek olağanüstü güzellikler, Rabbimin ihsanları, ferahlıklar bekliyor bizleri… Rabbimin hazinesinde öyle bol ki ihlâsla isteyene istediğini geciktirse de mutlaka veriyor, istemeyene de ihsan buyuruyor elhamdulullah… Öyle ise bize düsen, Sevgili Peygamberimizin izinde Kur’an Ahlaki ile ahlaklanarak yürümek… Hiç yılmadan, , bıkmadan, üzülmeden, sabırla, sebatla, sevinçle, aşkla yürümek…





Rabbim hepimizin yardımcısı olsun. Âmin!





En içten sevgi ve saygılarımla…





Ozden CICEK


Creative Wood Painting Lady


Dubai





www.ozdencicek.com





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Özden Çiçek.





Yarabbi bu ne ihtişam diyeceğim. Dağcıların dağa tırmanırken gördükleri sonsuz güzellikleri biz de sizin maillerini okurken hissediyoruz. Allah sizden razı olsun. Yarabbi o ne baş döndürücü bir ifade, bir dağcının dağa tırmanışı ile inana bir insanın yolculuğu arasında ne güzel bir rabıta kumuşsunuz. Duyduğum heyecanı, hissettiğim güzelliği anlatmaya kelimeler yetmiyor. Hani Behçet Necatigil’in “Eski Sevgili” şiirinde çok sevdiğim bir bölüm vardır :





“Seni sordu,





Hiç değişmedi dedim





Bildiğin gibi





Anlıyordu...”





Ben de anlatamadığım bütün nüanslarıyla ifadeye muktedir olamadığım güzelliği, mutluluğu sizin anlayışınıza bırakıyorum.





Evet efendim, hayat yolu binbir engebeyl, engelle, aşılacak mesafelerle dolu. Ama önemli olan o yola girebilmek değil mi? Karıncaya sormuşlar “Nereye gidiyorsun demişler, Kabe’ye” demiş, “Hayret demişler bu vücutla bu bacaklarla Kabe’ye nasıl ulaşabilirsin?” Karınca cevap vermiş, “Ulaşamayacağımı ben de biliyorum ama önemli olan ulaşmak değil, o yolda olmak. Ben o yoldayım, gideceğim kadar yürüyeceğim. Ama sizler hangi yoldasınız?” Mesele burada efendim, önemli olan o sonsuzluk kervanına dahil olabilmekte. Rahmetli Hocam Dr. Münir Derman “Geceleri teheccüd namazına kalkınız, ümitle, sabırla bekleyiniz, bazan geceleri kervanlar geçer, belki siz de o kervana dahil olabilirsiniz”. Evet efendim, önemli olan o yola girip bir adım atabilmekte. Bir Kudsi Hadiste “Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşır, o Bana bir adım gelirse Ben ona on adım giderim” buyruluyor. Hayat, varmak, ulaşmak değil, o ulaşmanın aşkı, heyecanı, ürpertisi içinde olabilmektir. Gülten Akın





“Bekleyin...bekleyin...durmaksızın bekleyin





Bir gün unutulmuş bir aynadan





Bütün sevgiler size dönecek”





diyor. Rahmetli Sait Faik, bir şiirinde





“Aşkın bir kanadı var saman sarısı





Bir kanadı var zehir yeşili”





diyordu. İnancın güzelliği, inancını yaşamaktaki aşk, şiir ve estetik hayatta hiçbirşeyle mukayese edilemez. Necip Fazıl “Bir şeye inanan insan, sen ne güzelsin” diyordu. Evet, bu yolda engeller var, aşılacak menziller var. Ama Yunus ne kadar güzel anlatmış “Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar”. Allah bu güzellikleri yaşamayı bizlere de, yeryüzündeki bütün insan kardeşlerimize de nasib etsin. Selam, sevgi ve saygı ile.










Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhlarına Fatihalarla...

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]