.
Kıymetli yavrularım,
İnsan ne yaparsa kendine yapıyor. İyilik de, kötülük de dönüyor, dolaşıyor yine bizi buluyor. Bazan kırk sene evvel yaptığımız bir iyilik, kırk bir sene sonra bize dünyanın bütün güzelliklerini getiriyor. Bazan zemheriden daha soğuk bakışlarla karşılaşıyoruz. Sabredebilsek, kökene inebilsek. Muhakkak bir zamanda bir Allah dostunun gönlünü kırmış, onu incitmişizdir. Fevkalade enteresan bir dünyada yaşıyoruz. Yapılacak tek hareket tarzı var: Daima olumlu olmak, daima olumlu düşünmek, daima olumlu konuşmak. Diyeceksiniz ki ben ondan kötülük gördüm, o bana saygısızlık yaptı, beni kırdı, beni incitti. Tamam, haklısınız, doğrudur. Sizi kırdı, üzdü. Ama biz mukabelede bulunursak onunla aynı seviyesizliğe düşmüş olmayacak mıyız? Ne olur biz onu Allah rızası için hiçbir karşılık beklemeden bütün varlığımızla sevsek, saysak. Bir gün bizden beş istediği zaman biz ona on beşle, yirmi beşle mukabele etsek, kendimize emsal olarak eşi dostu, konuyu komşuyu, meslektaşlarımızı değil de güzeller güzeli, yüceler yücesi Peygamberimizi alsak. Peygamberimiz Taif’e ne için gitti, nasıl bir muammele ile karşılaştı ve nasıl mukabele etti? Siz bunları birçok insandan daha iyi biliyorsunuz. Ne olur, tek önder, tek rehber, tek yol gösterici olarak Peygamber Efendimizi bilsek. O’nu örnek alsak. O zaman hayat bir cennet olmaz mı? Dünyası cennet olanın ahireti de cennet olacağına göre ne olur, hep bir cennet ortamı içinde yaşasak. Hakka teslim olsak, hadiseleri sükunetle karşılasak. Anlayamadığımız, izah edemediğimiz durumlar karşısında vardır bir hikmeti desek, sabır göstersek. Yunus Emre, “Gelin canlar bir olalım” diyor. Biz de elele verip bir insanlık korosu oluşturup, dokuzuncu senfoninin koro kısmında olduğu gibi
“Birleşiniz insanlar, kardeş gibi olunuz”
diyebilsek. Ve bütün bunların biraraya gelmesiyle dünyamız da ahiretimiz de cennet olsa...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan (Efendi Hz.)
Aziz Ruhları Şad olsun