Yıllar önceydi, bir muhterem hanımefendi, acı ve ıstırap içinde şunları anlatmıştı: “Genç kızdım. Bazen karmakarışık düşünceler içinde ellerimi açar dua ederdim. Allah’ım derdim; fakültemi bitirmemi, sonra iyi bir iş bulmamı, sonra da iyi bir insanla evlenmemi nasip eyle. Eşim çok iyi, saygıdeğer, çevresinde sevilen, sayılan, beğenilen, el üstünde tutulan, mükemmel bir insan olsun der ve ilâve ederdim. Allah’ım derdim, evlilikte çok mutlu olayım. Allah’ım on beş senelik mutluluk bana yeter, o kadarı kâfi. Gerçekten öyle mükemmel, ideal bir insanla evlendim ve evliliğimin on beşinci yılında eşim vefat etti, Hak’ka göçtü.” Sözü bittiği zaman ikimiz de ağlıyorduk. Bu bir örnek. Düşünülürse, daha niceleri bulunur. Binlerce örnek de versek, sonuç hep aynıdır. Bütün zamanlarda, bütün mekânlarda söylenen söz vücut bulmuştur, bundan sonra da öyle olacaktır.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla...