Bir gün Hazret-i Mevlânâ, müritlerinden Siraceddin Tatarî ile birlikte bir yere giderlerken yolları bir viranenin önünden geçmekte imiş. Siraceddin, orada birbirlerine sarılarak yatan iki köpeği görmüş ve Hazret-i Mevlânâ’ya göstererek:
-Şu köpeklerin hâline bir bakın, nasıl kardeş kardeş uyuyorlar, aralarındaki birlik çok hoşuma gitti, demesi üzerine Hz. Mevlânâ;
-Haklısın Ya Siraceddin, ama bu birliğin samimiyetine inanmak istersen aralarına bir parça et veya ekmek at,o zaman göreceksin nasıl birbirlerine girecekler. Dünya malı için veya menfaati için dostluk kuranlar işte bu köpeklere benzerler. Araya menfaat karıştı mı birbirlerinin can düşmanı olurlar.
İnsanlar hakiki dostlarını kederli günlerinde ve paylaşacakları bir şeyleri olduğu zaman daha güzel seçerler. Nefsini ıslah edememiş, kendisini aşamamış insanlarla kurulan dostluklar, aralarında bir menfaat kaygısı başladığı zaman biter.
Hakiki dost, dostunun bulunmadığı bir yerde onun aleyhinde bir söz olduğu zaman onu müdafaa etmelidir.Dostu yerilirken bunu duymazdan gelen bir insandan dost olmaz. Şazelî hazretleri de “Hakiki dost, dostu bir kusur işlediği zaman onu kendisi işlemiş gibi mahcup olan kimsedir.” buyurmaktadır.
Hz. Ali (k.v.) Efendimiz de “Bir dost için ölmek çok kolay, fakat yolunda ölünecek bir dost bulmak çok zordur.” buyurmaktadır.
Bektaşinin birine, dostundan mı çekinirsin yoksa düşmanlarından mı diye sormuşlar. "Dünya yansa içinde bir hasırım yok ki dostum olsun. Paylaşacak malım yok ki düşmanım olsun evlât. Dostum Allah, düşmanım da şeytandır." demiş.
Dünya edebiyatında dostluk için çok şey söylenmiş ve yazılmıştır ama en güzelini Kâinatın Efendisi Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.s) ;
“Dostlarınızı Allah dostlarından seçiniz.” diyerek insanlara en güzel nasihati vermiştir.
Mehmet EMİROĞLU’nun “Geçmişin Penceresinden” isimli kitabından alınmıştır.