.
Çıkmazda olan, sözüm ona bir uygarlık içinde yaşıyoruz. Zâhiri başarılar, ihtişam, sonsuz incelikteki makineler, bilgisayarlar, hemen her gün bilim âlemindeki yeni bir keşif, buluş... Gözler kamaştıran laboratuarlar, fabrikalar... Bunların hepsi iyi, güzel, fevkalâde. Ama unutulan bir husus var. İNSAN... Biz asıl onu unutuyoruz. İşte zâhiri başarılarla gözümüz öyle dönmüş ki... Bütün bu büyük, görkemli işlerin ne için, kimin için yapıldığını gözden kaçırıyoruz. “Soruversem ben neyim ve bu hâl neyin nesi” diyemiyoruz. Dört bir yandan dalga dalga üstümüze üstümüze gelen sel karşısında bırakıveriyoruz kendimizi... Kimim? Neyim? Nereden geldim? Niçin yaşıyorum, diyemiyoruz. Varoluşumun amacı nedir? Ne olmalı diye soramıyoruz kendimize. Dört bir yandan üstümüze üstümüze gelen çeşitli tahrip edici, uyuşturucu, edep ve haya duygularımızı yok edici, benliğimizi, aile duygumuzu, insanlığımızı çiğneyici etkilerin altında kendi kendimizi kaybediyoruz. “Aynalar söyleyin bana ben kimim?...” Bütün bu soruların sonunda kazanılacak ya da kaybedilecek olan husus, hayatın, varoluşun anlamı ve amacıdır. Ve buna, yaradılışın amacına göre sağlam, temiz ve gerçekçi bir çözüm yolu gösteremeyeceğimiz sürece boş yere mutlu ve huzurlu olmak için gayret gösterip kendi kendimizi kandırmış olacağız ve kafalarını, kalplerini, markın, sterlinin, doların, mercedesin hayalleri ve rüyaları ile dolduranlar, boşu boşuna memnun ve mesut görünmeye çalışarak ömür boyu hüsran içinde yaşayacaklar. Ne yazık bu yüzyılın insanlarına ki, kendi kaosunu kendi yaratıyor. Işık tektir. Karanlık ve kaos çoktur. İnsan adedince karanlık ve kaos vardır. Ve ilmiyle, malıyla, mülküyle, rütbesiyle, makamıyla mağrur günümüz insanları bilmiyorlar ki, “kalpler yalnız Allah’la beraber olmakla, Allah’ı anmakla huzur, sükûn ve mutluluk” bulurlar. O bize şah damarımızdan daha yakınken, biz O’ndan uzaklaşmak için ne bahaneler buluyor, neler icât etmiyoruz ki... Oysa ibâdet, insanın kendi ruhunu ziyaretidir. “O, her an yeni bir şe’ndedir...” Şunu iyice bilin ki, muhakkak, “Allah’ın dostları için, hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar”.