.
Sevgili Babacığım,
Bazı kimseler hayatta daima ileriye gidilmesi gerektiğini kavrayabilirler, kendisini muhatap alan bir Hazreti İnsan'ın öğütlerini kendi çaplarında yerine getirebilirler, etraflarında gözlemledikleri herşey de o Yüce Sevgili'den bir iz arayabilirler. Ancak bilirler ki kendilerini muhatap alan o güzeller güzeli insanın nuruyla çevreleri aydınlanıyor, görmeyen gözleri görüyor, işitmeyen kulakları duyuyor. Ama bir de bunların paylaşılması var ki bu gerçekleşmediği zaman,Yunus Emre'nin buyurduğu gibi, "Sevdiğimi demez isem, Sevmek derdi beni boğar." diyecek kadar elzem.
Bu site sırf Allah rızası için kuruldu ve amacına da ulaşıyor. Sefil, perişan insanlara öyle bir ümit kapısı oluyor ki kapatılması fikri onların da canını acıtıyor ve bu yazıyı yazdırıyor.
İnşallah herkes değerli katkılarını gösterir ve bizde onlardan istifade ederiz.
Değerli Babacığım, Sevgi, saygı ve hürmetle mübarek ellerinizden öperim.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Esra Hanım,
Kıymetli yavrum, siteyi kapatmayı düşünmemde herhalde beni haklı görmüşsündür. Gelen haberlerden, konuşmalarımızdan, telefon görüşmelerimizden “gönülsohbetleri” sitesini birçok kişinin takip ettiği anlaşılıyor. Öyle sözler işitiyoruz ki ürperiyoruz. Bazı kimseler bu sitenin kendilerine analarından, babalarından daha yakın olduğunu söylüyor. Sabaha siteyi açarak başladıklarını söyleyen birçok kimse bu siteyi okuduktan sonra dünyalarının değiştiğini, hayatlarına renk, ışık ve güzellik geldiğini, huzura kavuştuklarını söylüyorlar. Bazı kimseler ebedi sandıkları yalnızlık duygularının bu siteyle sona erdiğini bildiriyorlar. Diğer bazıları bu siteyi okumadıkça ellerinin hiçbir işe varmadığını açıklıyorlar. Bütün bunlar iyi, güzel. Ama ne hikmetse mübarek elleri bir türlü mail yazmaya uzanmıyor. Duyduklarını, düşündüklerini, hissettiklerini, tereddütlerini, endişelerini, şüphelerini, korkularını veya sevgilerini, mutluluklarını, heyecanlarını yazmıyorlar. Bu husus beni tedirgin ediyor, üzüyor. Ben yetmiş dört yaşındayım, birçok hastalıklarla boğuşuyorum. Evimin içi eczane gibi. Gece demiyorum, gündüz demiyorum, insanlara bir yudumcuk da olsa huzur, mutluluk, yaşama sevinci vermek için tam manasıyla canımı dişime takıp çırpınıyorum. Ama o siteye hayranlıklarını bildiren kimseler birkaç kişi dışında en ufak bir ilgi göstermiyorlar. Şu bizim için canını dişine takan ihtiyar adama yardımcı olalım demiyorlar. Ben de onlara kırılıyorum, güceniyorum. Sorarım sana haksız mıyım? Bir söz vardır: “Müşterisiz meta, ziyadır” diye. Bizim iş de öyle oluyor. Oysa sağlıklı sevgiler karşılıklı olmalı. Ben hayat boyu tek taraflı sevgiye inanmadım. Şimdi bizim site de aynı durumu görüyorum. Ve bunun için zaman zaman kapatmayı düşünüyorum. Sana soruyorum, bu düşüncem yanlış mı? Bir zamanlar bir şarkı söylenirdi: “Benim de kalbim var, ben de insanım” diye, işte öyle birşey. Bazı kimselerin bu siteyi her gün, bazan günde birkaç kere okumalarına rağmen ısrarla hatta inatla bir mail göndermemeleri beni o kadar üzüyor ki, anlatamam. İçinde birtakım duyguların çiğnenen çiçekler gibi boyun büktüklerini görmek beni perişan ediyor. Kıymetli yavrum, bütün bu yazdıklarım sana bir gerçeği anlatıyorsa ne ala...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.