Konu : Hali ile, fiili ile örnek olanlara ne mutlu
Gönderen :
Özden Çiçek
Tarih :
2/28/2007 9:12:26 PM
Efendim,
Bugünlerde insanların davranışları bana herzamankinden daha çok Annanemi hatırlatıyor nedense…Onların panik hallerini, fındık kabuğunu doldurmayacak endişelerini, takıntilarini, kendi hayatlarını çekilmez hale getirişlerini gördükçe diyorum ki: Ah annanem olmalıydı ki şimdi burada!!!
Siz , hayatı boyunca herkes tarafından sevilen, hiç şikayetsiz, mutlu ve şükür dolu yaşayabilen kaç kişi tanıyorsunuz etrafınızda… Belki de anlatacaklarım sizin çok yakınızdaki insanlardan da yansıyordur. Dikkat edin… Geç olup bu dünya hayatı rüzgar gibi geçmeden görün onları, ellerini tutun, bırakmayın, Size aşılayacakları pozitif yaşam enerjisi, Allah sevgisi , önünüze serecekleri nurlu yol belki de herşeyi değiştirecek
Anneannem hayatta gördüğüm en ağırbaşlı insandı.. Belki de soğukkanlı.. Ben onun panik halini hiç hatırlamıyorum… Eli çok çabuk sayılmazdı, ya da pratik, ama herşeyi özenle yapardı… Dünyada maddi hiçbirşeyi gerekenden fazla önemsemedi.. Paraya ise hiç değer vermedi.. Para onun için sadece bir araçtı, çoğu kez insanları sevindirmek , onlara yardım etmek için. Siz hiç komşusu kapısına gelip de borç istedi diye altın bileziklerini bozdurup veren ve de gerisini aramayan insanlar gördünüz mü? Işte öyle biriydi o… Ister maddi ister manevi kapısına gelen hiç boş dönmedi…
Kimseye küsmedi, darılmadı… Ona darılan bazı akılsızlara ise kesinlikle arkasını dönmedi. Annemin anlattığı hikayelerdendir. Iki eltisi ve kayınvalidesi ile kapı komşu oturdukları yıllarda olur a eltilerden biri olmayacak birşeyden ona darılacak
olsa , Annanem yine çocuklarına hadi gidin , oynayın çocuklarla, onlar sizin amca çocuğunuz kardeş sayılır, amca evi baba evidir. Bakmayın büyükler bazen hata yapar diye çocuklarını o eve yollarmış oynamaya… çok geçmeden de tatsızlıklar silinir, unutulur ortalık şenlenirmiş…. Ben yaşadığı müddetçe onun ağzından hiçkimse ile ilgili kötü birşey işitmedim. Kimin yardıma ihtiyacı olsa oradaydı… Herzaman dert ortağı, sırdaşı olurdu herkesin vede benim.. Konuşmaktan önce insanları dinlemesini bilirdi… Ondaki sakın ve huzurlu hava diğerlerini da etkiler, sorunlar karışık bir yün yumağı gibi çözülür giderdi… Yun yumağı dedim de siz hiç karşılıklı oturup en karışık çile iplikleri bile kopartmadan sonuna kadar sabırla çözen karı koca gördünüz mü..? Ben üniversite yıllarımda onların yanında otururken örgüye heveslendiğimde paketlerle aldığım yün çilelerini annanemle büyükbabamın saatlerce sabırla yumak yapmasını seyrederdim. Soğuk kış gecelerinde , çıtırdayan sıcak sobanın alevlerinin gölgeleri tavana aksderken , biz kokusu bütün odayı kaplamış mis gibi ihlamurumuzu yudumlar, emsalsiz sohbetler yapardık. Sonra ben başımı dersime eğdiğimde onlar tatlı tatlı sohbete devam eder benim yünlerini yumak yaparladı bir yandan… Bir an olurda canım sıkılsa, üzüntülü olsam ona koşardım.. O sakın ve gülen yüzüyle dur bakalım derdi.. Dünyada herşeyin çaresi bulunur, sadece ölüme çare yok. Hiçbirşey üzülmeye değmez. Sakince düşünelim, yada zamana bırakalım… Bakardım ki heresey yoluna girmiş… Karşımdaki insanlardan saygı görmek istiyorsam saygı göstermesini ondan öğrendim. Çocukları sevindirmesini de…Şükretmeyi , güzellikleri görmeyi, üşenmemeyi, şikayet etmemeyi, sabretmeyi hep gösterdi bir bir …
Hayatı boyunca hastalık çekti , doktor doktor gezdi.. Tansiyon, kalp , safrakesesi, ülser, kansızlık … daha pekçok hastalık.. Hiç şikayet ettiğini duymadim.. O bir tarafı felçli zamanlarında bile…. Ömür boyu diyette idi ama güzel yemekleri çok severdi.. Güzel olan herşeyi severdi aslında.. Ona sormadan evlendirmişlerdi babasının asker arkadaşının oğlu ile.. Hiçbir şeysiz Edirne’den Istanbul’a gelin göndermişlerdi.. Nikahtan sonra görmüştü büyükbabamı .. Ama onlarınki çoklarına örnek olacak bir evlilikti… Hastalığında kendi elleriyle baktı ona büyükbabam. Yemekleri pişirir, etrafi toplar temizler hanımına hizmet ederdi.. Bebek gibi ağzına besledi son zamanlarında.. Onlarınki aşksiz başlayan ama ilahi aşkla perçinlenen bir evlilikti… Ikisi de doğru, ikisi de öylesine cömertti… …
Hastalığının son zamanlarında yine kimseyi üzmeden bütün özel eşyalarını , giyisilerini sevdiklerine dagitti ananem. Sabah uyanır dermiş ki akşam rüyamda falan arkadaşımı gördüm benim yeşil elbisemi giymişti, çok yakışmıştı. Ben zaten çoktandır giymiyorum içimden geldi ona verelim.” Ya da “Şu geçen yıl ördüğüm kahverengi yelek falancaya çok yakışır hem çok beğenmişti, uğrarsa ayırın bir kenara da ona verelim..” Sonra ziyarete gelen herkese evden birşeyleri hediye edermiş.. Son zamanları artık iyice güçten kuvvetten kesilmiş, anneme diyor ki “misafirler gelirse yarın öbürgün ben en çok şunu sunu severim, onları ikram edelim olur mu ?” Yine ince, yine zarif.. kimsenin moralini bozmadan isteklerini sıralıyor bir bir. Sonra iyice bitkinleşiyor ve zor konuşuyor, annem , teyzem yanında üç gece Kur’an okuyorlar , yorulup dururlarsa onun dudakları kıpırdıyor, Allah Allah diyor .. Üç gün üç gece gece hiç durmadan sadece Allah. Ve Hak’ka kavuşuyor..
Mekanı cennet olsun inşallah.
Saygi ve hurmet ile ellerinizden opuyorum. Butun gonul dostlarıma sevgiler
Rabbime emanet olun..
Ozden CICEK
Creative & Decorative Painting
Dubai
www.ozdencicek.com
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hali ile, fiili ile örnek olanlara ne mutlu Yazan Özden Çiçek
Cvp: Hali ile, fiili ile örnek olanlara ne mutlu Yazan Sabri Tandoğan
|