Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Ancak saygı sevgi dolu bir yaklaşım ile bir insanın gönlünü fethedebiliriz.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 9/20/2016 10:06:03 PM


.


Kıymetli yavrum,


İnsanları tenkit etmek, onları yerden yere çalmak kolay. Bunu herkes yapabilir. Önemli olan, bir insanı anlamaya çalış­mak. Onun iç dünyasının derinliklerine inebilmek. O derinlikler­de gizli kalan ruh ukdelerini, akıtılmamış göz yaşlarını, biriken ıstırapları çözüp, anlayabilmek. Bir zamanlar meşhur bir şarkı vardı. Şöyle bitiyordu:


“Ya her şeyim ya hiçim


Sorma dünyam ne biçim


Bir kördüğüm ki içim


Çözdükçe dolaşıyor.”


Bir insanı anlayabilmek, onun iç dünyasında minicik de olsa bir kıpırtı, iyiye, güzele doğru bir adım atmasına vesile ola­bilmek ne kadar güç, ne kadar çetin, ne kadar sabır isteyen bir iş. Bu insan eşimiz olabilir, evlâdımız, komşumuz olabilir, akra­bamız olabilir, meslektaşımız olabilir. Önemli olan, karşı tarafın iç dünyasında onu harekete getirecek bir minicik hareket nok­tası bulabilmek. İnsan ne kadar anlaşılması zor bir mahlûk. Nobel armağanı alan Alexi Carel en önemli eserinin ismini, “İnsan Bu Meçhul” koymuştu. Evet, gerçekten insan, belli bir noktadan sonra ne kendisini ne muhatabını anlayabiliyor. Necip Fazıl ne güzel söylemiş;


“Aynalar söyleyin bana ben kimim?”


Attila İlhan da bir şiirinde;


“Anladım imkânsız şey, bir insanın bir başka insanı


anlaması”


diyordu. Bir insanı etkileyebilmek, onu iyiye, güzele, doğruya götürebilmek, o kadar hassas, o kadar incelik isteyen bir iş ki... Bazen yumuşak ve tatlı bir ses tonu, bazen bir tebessüm, bazen o insana göstereceğimiz edep, saygı, tevazû ve incelik onu birdenbire tutuşturuveriyor. Kalbini fethetmeye yetiyor da artıyor bile. Sık sık işitiriz. “Efendim ne biçim insan bu, kırk kere söyledim, yine lâf anlamıyor.” Anlamaz ya kardeşim. Çünkü bir söz kırk kere söylenmez. O sözü söylediğimiz zaman, acaba o insanın ruh hali, kalbindeki ve kafasındaki karışıklık, o anda bize karşı beslediği müspet ya da menfi duygular, söylediğimiz sözdeki doğruluğu veya güzelliği, inceliği algılayabilecek durum­da mı? Kur’an-ı Kerim’de Allah, Hz. Musa’yı Firavun’u Hak’ka davetle görevlendirir. “Ya Musa, Firavun’la konuşurken yu­muşak ve tatlı söyle” buyurur. Karşı tarafın iç dünyasında bir değişim, bir başkalaşım meydana gelmedikten sonra, aynı söz­leri biteviye tekrarlamak, yerine göre fayda yerine zarar da getirebilir. İnsan ruhu, hep bir kıvılcım bekler yanmak için. Önemli olan davranışlarımızIa, sözlerimizle, edep ve saygımızla o kıvılcım gibi olabilmekte... Bazen bir kelime, bazen bir cümle, bazen sevgi dolu, saygı dolu sımsıcak bir bakış, bazen yumu­şak bir ses tonu bir insanın bütün dünyasını değiştirebilir. Nur gelir, zulmet gider. Işık gelir, karanlık gider. Anadolu’nun iç ay­dınlığı, kâinatın en büyük şairi Yunus Emre ne güzel söylüyor:


“Söz ola kese savaşı


Söz ola kestire başı


Söz ola ağulu aşı


Yağ ile bal ide bir söz.”


Bazen bir insanın omzuna konan sıcak bir dost eli, o insanı intihardan döndürebilir. Bazen fevri yapılan bir hareket, düşün­cesizce söylenen bir söz, alaycı bir dudak büküş bir insanı bütün bir ömür boyu ağlatabilir, hayata küstürebilir. Hepimiz bir sevginin, bir dostluğun, sıcak, yakın ve samimi bir ilginin özlemi içindeyiz. Şair Gülten Akın;


“Beni ya sevmeli, ya öldürmeli”


diyor.


Selam, saygı ve sevgi ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]