Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir güzel tereyağlı yumurta olsa da yesek.
Gönderen : "Gönülce"
Tarih : 9/23/2016 7:45:31 PM


.



Efendim, size ve bütün dostlara hayırlı günler dilerim.





Sayın hocam, bugün bir soruya verdiğiniz cevabı sitenizde okuyunca ben de size yazmaya karar verdim. Sizin her görüşünüz benim için çok önemli çünkü. Bir gönül dostu kardeşimize akılla gönlü birleştirmenin mutlu olmak için şart olduğundan bahsediyorsunuz. Ben de kendimde benzer bir durumu müşahade ediyorum efendim. Olayları akıl gözüyle gördüğümde bazı şeyleri açıklayamazsam orda bir çelişkiye düşüyorum. Sanki o durum hatalı veya noksan yahut da yanlışmış gibi geliyor. Herzaman kitabi bilgiler olayları açıklamama yetmiyor ama ben bunda hep ısrar ediyorum. Burada ben de gönül ve akıl dengesini kurmakta zorlanıyorum sanırım.





Efendim, benim size sorum şu, akılla gönlü birleştirmeyi nasıl başarabilirim, bunun için teslimiyet mi gerekiyor herşeyden önce?





Saygı, hürmet ve sevgiyle ellerinizden öperim.





Günleriniz hayırlarla dolsun.










--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın “Gönülce”,





Kıymetli yavrum, lisede talebeydim. Merak ettim. Acaba Peygamberimiz en çok hangi konuda Hadis buyurmuşlar diye. Üç ay araştırma yaptım. Şu sonuca vardım: Resulullah Efendimiz, “İstişare edin” buyuruyorlardı. Bu nedenle İslamda istişare çok önemli. Hiçbirimiz her yönüyle yetişmiş, mütekamil insanlar değiliz. Hep birbirimize muhtacız. Ben, peynir alırken bile istişare eder, sorarım. İyi peynir nerede satılıyor, kim satıyor diye.





Değerli yavrum, çok güzel bir soru sormuşsun. Seni kutlarım. Gerçekten hayatın en önemli meselesi bu. Şimdi yavrum, olaya geçelim. İnsanın bir kalbi var, bir kafası var. Düşüncenin merkezi beyin, gönlün merkezi kalp. Rahmetli profesör Mehmet Kaplan derdi ki “Yetişmek isteyenler kendileri için hem beyinlerini hem gönüllerini besleyecek bir üstad bulsunlar.” Kendisi gönlünü besleyecek kimse olarak Yunus’u seçmişti. Aklını güçlendirecek kimse olarak da “Alain”i. Yazılarında yeri geldikçe Yunus’a, yeri geldikçe Alain’e mürcaat ederdi. Onlardan alıntılar yapardı. Şöyle düşünelim yavrum: Bir memur veya emekliyi ele alalım. Bankadan gitmiş maaşını almış. Bütçesini yapacak. Soruyorum sana bütçe akılla mı yapılır, gönülle mi yapılır? Gayet tabi akılla. Gönülle bütçe yaparsak halimiz nice olur. Haydi birinci günü maaşımızı aldık, fakir fukaraya dağıttık. Peki, iyi güzel de biz bir ay ne yeyip ne içeceğiz. Elektrik faturası, su faturası, gaz faturası, yakıt faturası geldiği zaman ne yapacağız? Demek ki aklın yeri ayrı, gönlün yeri ayrı. Önemli olan tıpkı iyi bir ev hanımı gibi davranabilmek. İyi bir ev hanımının mutfağında tuz da olur, tarçın da olur, karabiber de olur, kırmızı biber de. Hepsi yeri gelince kullanılır.





Değerli yavrum, bize akıl da lazım, gönül de. Hayattaki bazı problemlerimizi akılla, bazı problemlerimizi gönülle halledeceğiz. Öyle insanlar vardır ki küçük yaştan itibaren Allah yoluna girmişlerdir. Duyguları temzi, düşünceleri temiz, beklentileri temizdir. Onlarla görüşürken çok dikkatli olmak lazım. Onları kırmadan, incitmeden ilişkileri götürmek gerek. Aklın dar hudutları içinde o güzel insanları yargılayacak olursak onların temiz ve asil kalbinde ebedi yaralar açmış oluruz. Gönül insanlarına ayrı muammele etmek gerekir. Hayatta herşey böyle. Birgün bir adam Resulullah Efendimize gelir. “Ya Resulullah,” der, “benim bir miktar param var. Buğday ticareti yapmak istiyorum. Ne dersiniz, paramı buğdaya yatırayım mı?” Peygamber Efendimiz “Yavrum,” der “sen bu meseleyi buğday tüccarlarıyla konuşsan daha iyi edersin.” Bilmem bu ince nokta dikkatinizi çekti mi? İşte böyle yavrum. Aklın yeri ayrı, gönlün yeri ayrıdır. Biz duruma göre bazan aklımızı, bazan gönlümüzü kullanacağız. Öyle topyekun herşeyi ben akılla idare ederim veya gönülle idare ederim demek bizi maazallah çıkmaz sokaklara götürür. Aman yavrum, dikkatli olalım. Sütlacın üzerine tarçın dökülür, karabiber dökersek o sütlaç rezil olur. Ama nefis bir yağda yumurta yapmışız, onun üstüne tarçın dökersek bu sefer yumurta berbad olur. Herşey yerli yerinde.





Selam, sevgi ve saygı ile.










Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhları Şad Olsun.

 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]