Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Kapımız dostlara her zaman açık.
Gönderen : "Kardan Adam"
Tarih : 10/5/2016 9:47:59 AM


.


Gönül fezâsında yolculuğunu tamamlamış bir kelimedir MERHABA! MERHABA!


İnşaALLAH, şimdi sunacağım fıkra kıymetli bir arkadaşımdan e-posta olarak geldi.. Hakikaten, insan fıkralarda kaliteyi yakalayınca, sâdece gülmekle kalmıyor; ancak "mizah" kelimesinin denklik arz ettiği bir temel ihtiyacının karşılandığı hissine kapılıyor.. 


Bu fıkrayı okuyunca zevkle tebessüm ettim ve gayri ihtiyâri aklıma "bir tatlı tebessüm bin vuslata bedeldir" şarkısı geldi... Gerçekten şarkıya ait bu mısra çok etkileyici ve yüce mânâlı...



Belki garip gelecek ama bâzen "Oku" emrinin sayısız muhataplarından biri olarak, Kurân'ımızı okumaya çalışırken de yüce mânâlar ve belki de ilâhi espiriler karşısında tebessüm ederim... Meselâ o tebessümlerden biri Tûr Dağı'ndaki mucize toplantıya denk düşer.. Toplantıyı açan kendisini Hz. Mûsâ'ya semâvî perdeler ardından "İnnenî ENE'LLAHÜ lâ ilâhe illa ENE.. Benim BEN ALLAH, BEN'den başka yok ilah!" diye takdim eder... Bu büyük vuslat esnasında Cenâbı Allah'ın Musa Peygambere neden "O elindeki nedir Yâ Musâ?" diye sorduğunu merak eder ve tebessüm ederim... Hz. Musa'nın da Herşeyi Bilen karşısında neden âsâsı hakkında detaylı bilgi verdiğini merak eder ve tebessüm ederim... Belki tebessüm edebildiğim için o "vuslat"ın sırlarına bir nebze olsun nâil olabileceğim vehmine kapılırım..


Kendi sözümüzü balla kesmemiz gerekirse, bir tebessüm ile bin vuslat aralığındaki fıkralardan birini gülücüklerinize saygıyla havâle ediyorum... Tabii, "Tuttuğunuz takım şampiyon olsun" diyerek dua eden Üstâdımız Sabri Bey'in en ziyâde tebessüm edeceğini de hesap ediyorum.. Kendilerine, yazışmalarımızda esirgemeyip bize lâyık gördükleri güzel düşünceleri için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.



Kardan Adam



FIKRA:


Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafindaki güzelliklere bakiyormus.



"-Evrim ne güzellikler yaratiyor!" diye düsünüp mest oluyormus.



Birden arkasinda kocaman bir ayi belirmis ve onu kovalamaya baslamis.
Adam bütün gücüyle kaçiyormus ama her arkasina bakista ayinin daha yaklasmis oldugunu fark ediyormus.
Dakikalarca süren bir kaçisin sonunda adamin ayagi yerdeki dala takilmis, ayi adamin üzerine atlamis, pençesini kaldirmis. Tam vurmaya hazirlanirken adam


"TANRIM!!!" diye bagirmis...........


Bir anda zaman durmus, ayi donmus, ormandaki nehir bile akmaz olmus. Bir anda orman kararmis ve gökyüzünden bir isik hüzmesi adamin üzerine parlamis. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: "Yillarca bana inanmadin, yaratilisi kozmik bir kazaya bagladin, sana bu durumda yardim etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymaliyim?"demis.



Adam utanç içinde: "Biliyorum bunca yildan sonra dindar biri olmayi istemem haksizlik, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demis.



Ses: "Peki." diye karsilik vermis ve isik kaybolmus.
Nehir tekrar akmaya baslamis. Hersey eski haline dönmüs.
Ayi pençesini indirmis ve ardindan iki pençesini de göge dogru çevirmis, ve konusmaya baslamis:
"Allahim , senin rizkinla orucumu açiyorum, hamd olsun verdigin
nimetlere."






Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Kardan Adam,


Bizi her mailinizde ne kadar mutlu ediyorsunuz bir bilseniz. Anlattığınız fıkra çok güzel. Daha şimdiden kaç kişiye anlattım. Yeni mailler, yeni hikayelerle buluşmak üzere hoşçakalınız. Bütün iyilikler ve güzellikler üzerinize olsun. Çok sevildiğinizi bilmenizi isterim.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]