Bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması olarak tanımlanan empati , diğer insanlarla sevgi ve saygıya dayalı bir iletişim kurabilmek için çok önemli bir özelliktir.
Genellikle insanlar başkalarını kendi düşüncelerine veya beklentilerine göre değerlendirirler.Bu tip insanlar kendi düşünce ve değerlerine aykırı bir insan gördükleri zaman hemen o insana yabancılaşırlar ve artık onu farklı birisi olarak algılarlar.Bu da o insanları anlamayı, sevmeyi ve sağlıklı bir iletişim kurmayı oldukca zorlaştırır.
Bugün kısaca EQ denilen duygusal zeka diye bir kavram var ve şu anda bir çok yerde IQ dan daha önemli bir kriter.Duygusal zekası gelişimiş insanlar diğer insanların duygularını , düşüncelerini ve kişiliklerini daha kolay anlayabiliyorlar ve insanlarla daha iyi ve sağlıklı bir iletişim kurabiliyorlar.Bugün iş dünyasında, sanat dünyasında ve diğer alanlarda başarılı insanlar yüksek duygusal zekaya sahip insanlar arasından çıkıyor.Empati kurma yeteneği de doğrudan duygusal zekayla bağlantılı.Duygusal zeka aslında her insanda doğuştan vardır, fakat güçlü bir egoya sahip insanlarda bu yetenek zamanla köreliyor. Bazı insanların benlikleri adeta buz kalıbı gibidir ve bu kalıpların içerisinden çıkamazlar. İnsanların bugün yaşadıkları büyük yalnızlık , yabancılaşma ve ayrılık duygusunun temelinde de bu var. İnsanları sevmek ve anlamak için benliklerimizi katı buz kalıplarından şeffaf buhar haline getirebilmek diğer insanları sevmeyi ve anlamayı bizim için çok daha kolay hale getirecektir.
Aslında tasavvufun özünde de bu var. Mevlana bu konuda şöyle der:
"Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp adeta o olmalısınız.
Haydi şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendine kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin fakat herkesle birleştin mi, kaynaştın mı, bir ummansın. Bir katre olma, kendini deniz haline getir.Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin."
Selam,sevgi ve saygılarımla
Ay Işığı
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Ayışığı”,
Kıymetli yavrum, mailinizde yazdıklarınız iyi, güzel, öğretici, ışık tutucu. Allah sizden razı olsun. Ama bir de İngilizlerin bir atasözü var. “Kimse, görmek istemeyen kadar kör değildir”. Bazı kimseler kendilerine öyle yapay, realitenin dışında, sırça bir saray yapmışlar ki herşeyi birtakım önyargılarla halletmek istiyorlar. Bu ön yargıları çıkaran yine kendi nefisleri. Herkesi bununla değerlendiriyorlar. Bunların sayısı hiç de az değil. Mesela bazı kimseler evliya denince herkesin önünde boynu eğri, Medine fukarası kılıklı, herkese eyvallah diyen, zavallı, şahsiyet sahibi insanların adam yerine koymadığı, biçare, sadaka veresiniz geleceği tipleri algılıyorlar. Bu ne vahim hata. Gerçek evliya, yerine göre bir karıncaya bile edeple, saygıyla, ürpererek bakar. Yerine göre zalimin karşısında ölüm bahasına da olsa aslanlar gibi direnen kimsedir. Gerektiğinde bir sineği kurtarmak için herşeyi göze alan, gerektiğinde bir insanın hayatını, namusunu, şerefini korumak için ölümü hiçe sayan insandır. Bugün toplum birçok alçak beyefendiler, rezil hanımefendilerle dolu. Bunlar toplumun çeşitli alanlarında boy göstermiş birtakım rezil, haysiyetsiz insanlardır. Asıl zavallı olanlar, şerefsize şerefsiz, hırsıza, rüşvetçiye, namusssuza “Allah belanı versin” diyemeyen insanlardır. Zalime ölümü göze alıp direnemeyen, kibarlık maskesi altında kepaze insanların önünde eğilenler ne biçare yaratıklardır. Evet, aslolan asalettir, kibarlıktır, edeptir, zarafettir, inceliktir. Ama bugün toplum daha çok hangi insanlarla dolu, bir sağa sola bakmak, televizyon kanallarını izlemek, gazete sütunlarına göz atmakla ortaya çıkıyor. Böyle fildişi kulelere çekilip, ite köpeğe, alçaklara, firavunlara el ovmak, eyvallah demek ne kemaldir, ne olgunlıktur, ne efendiliktir. Sadece zavallılıktır.
Sevgili “Ay Işığı”, bir toplumun içinde en zavallı durum hayat olayları karşısında ne yapacağını bilemeyip şakınlıkla, ön yargılarla hareket etmektir. Allah, o kardeşlerimizin de yardımcısı olsun, ve onlar Peygamber Efendimizin Hadis-i Şerifini hiç unutmasınlar:
“Haksızlıklar karşısında susan dil şeytandır.
Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.