Muhterem hocam,
Yüce Allah, insanlığa sunduğu bu kusursuz sanat eseri olan dünyada bize şah damarımızdan daha yakın olarak her zerrede her mekanda var. Elhamdülillah.
Yüce Allah fazlından olarak nimetlerle var üstelik. İstediği sadece kıymet bilmemiz. " Ben hiçbir nesneyi sebebsiz yaratmadım" buyuruyor". Kur'an-ı Kerim insanı insan eden tek rehber. Elhamdülillah. Bu herkes tarafından bilinen cümleleri özellikle yazdım. Çünkü artık Yüce Allah'ın büyüklüğünü yazmadan dünya kelamı etmemeye karar verdim. " Dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni, Seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni.......Yunus okur diller ile, Ol kumru bülbüller ile, Hakkı seven kullar ile , çağırayım Mevlam seni" makamından ".
Muhterem hocam,
Yazınızda insanlığın içinde bulunduğu duruma bir kesit sunuyorsunuz. Ne kadar üzücü bir haldeyiz. Yani gemiyi delen insan sayısı ne kadar çok artıyor. Ben siz yazdıkça ayrıca bir de neye üzülüyorum biliyor musunuz. Televizyonda kanallarda sizin gibi bu tür konuşma yani bu içerikte mesajları vererek konuşma yapan yok. Halkın çoğunluğunun anlamadığı tarzda " epistomoloji, etik kurallar v.s. " ukalalıklarla dolu " ne kadar bilgili insan " desinler diye konuşmalar yapılıyor. Trafik levhalarında bir kesin ifade yer alırdı bir zamanlar çoğu yerden kaldırdılar hatta görmüyorum artık . "İçinizdeki canavarı durdurun " diye. Gerçi insanlık öyle bir halde ki onu bile anlamadı. Sizin aktardığınız hataları yapıyor hatta bundan zevk alıyor. Siz en çok şöyle dua edersiniz "Allah sonumuzu hayır getirsin inşallah" Amin.
Muhterem hocam,
Bir zaman size bir aileden bahsetmiştim. Anneanneyi anlatmıştım. Siz bana o zaman şu atasözünü öğretmiştiniz. " Bir insanı eğitmeye anneanneden babaanneden başlanmalıdır". Ben bakıyorumda herşey kadında başlıyor hocam. Biraz önce gazeteleri okudum ( Bütün dünya gaflet, dalalet hiyanet içinde. Yüce Atatürk'e fatihalar yolluyorum sık sık. Ne kadar çok şey borçluyum bir Türk kadını olarak Atatürk, bütün silah arkadaşları ve bütün kahraman şehitlerimize. Ruhları şad olsun.) . Onbir yaşında evlendirilen hintli kız, pantolon giydi diye kırk kırbaç cezasına çarptırılan Sudi kadın, Türkiye de koy kiralayan Sudi prens ve yanında yatta içki içen eşi (güya müslüman ) , bodrumda ezan okundu müziğe ara verildi diye ikiye bölünen insanlık v.s. Bir erkeği ele geçirmek için her yolu deneyen, onurunu haysiyetini ayaklar altına alan kadınlar... ben gelip hep kadına yani hemcinslerime takılıyorum hocam. Kadın Yüce Allah'ın istediği İnsanı Kamil yolunda olursa insanlık düzelir gibi geliyor bana. Yani sizden öğrendiğim atasözünün gerçeği.
Muhterem hocam,
Kadınlar hakkında daha önce yazdınız ama " söz sanatlarının en iyisi sık tekrarlanmasıymış. " Kadın nasıl olmalı? Sizin düşünce yapınıza hayran birisi ve en başta kendi nefsini terbiye etmek isteyen birisi olarak soruyorum. Bu mübarek günde sizin çok değerli görüşlerinizden bir tek kadın bile yararlansa en büyük hayır geliyor bana. Lütfeder misiniz? Yeni nesil nasıl yetiştirilmeli. Anneler nasıl eğitilmeli.
Sağlığınıza, mutluluğunuza, huzurunuza duacıyım.
Hürmet ve dua efendim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın”Lavinya”,
Kıymetli yavrum, çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Belki de en önemli konu: Kadın. Bir şairimiz: “Elbet kadın olursa sefil, alçalır beşer” diyordu. Toplumları vareden, yücelten veya alçaltan önce kadındır. İstikala Harbinin ilk kahramanı nur içinde yatsın rahmetli Nene Hatun’du. Erzuruma’a düşman yaklaştığını işitince tüfeğini kaptığı gibi sınıa gitti. “Gidi gavurlar” dedi, “ben varken hiçbiri içeri giremez. Varsa çıksın meydana” dedi. Değerli yavrum, günümüzde hanımefendi diyeceğimiz, saygı duycağımız,hayranlık duyacağımız kadınlar o kadar azalıyor ki ne yzık ki artık pek çok kadının önderi, lideri adına gazete denilen paçavralardaki birtakım etini teşhir etmekten başka hiçbir marifeti olmayan sözümona yaratıklar alıyor. Aman Yarabbi, insan baktıkça hem utanıyor, hem tiksiniyor, iğreniyor, edeceği geliyor. Yahu sizde hiç utanma, sıkılma yok mu? Artık mahrem diye birşey kalmadı. İnsan ister istemez Necip Fazıl’ı hatırlıyor:
“Utanırdı burnunun ucu görünse ninem
Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem”
Artık günümüzde göğüs dekoltesi öyle yayıldı, öyle yayıldı ki teleizyonlardaki haberlerdeki spikerler bile ne hikmetse göğüslerini teşhir ediyorlar. Bütün bunlar kadını değerinden düşürüyor. Öyle kadınlar var ki bunların işleri güçleri en mahrem köşelerine kadar vücutlarını teşhir etmek. Bu rezil kadınların denize filan girdikleri de yok. Sadece vücutlarını teşhir ediyorlar. İnsan ister istemez iğreniyor, tiksiniyor. Adına gazete denilen o paçavralar da bu rezil kadınları allandırıp pullandırıp göklere çıkarıyor. Birtakım salak kadınlar da bunlar gibi olmak için can atıyorlar. İnsanın utanın yahu diyeceği geliyor. İşte böyle. Oysa Türk kadını daima bilimin, güzel sanatların, felsefenin, en güzel, en ileri, en muhteşem örneği olmalı. Aklıyla, ruhuyla, davranışlarıyla, giyim kuşamıyla bütün insanlığa örnek olmalı. Kadın o kadar önemli bir varlık ki bütün önemli yerlerde hep onun mübarek adı veriliyor. Anavatan, Anadolu, anayasa, anayol... daha yüzlerce örneğini sayabiliriz. Kadın hayatın özüdür. Bir atasözünde “Yuvayı dişi kuş yapar” diyor. Hayatta bu kadar önemli bir varlığın elbette özel bir şekilde yetiştirlmesi lazım. Geçen yıl televizyonda seyretmiştim, Konya’da bir mühendisin kızı oluyor. Arkadaşları tebrike gidiyorlar. Bir arkadaşı dayanamıyor, “Aman be kardeşim,” diyor, “biz seninle çocukluk arkadaşıyız. Niye bu kadar dikkatli oturuyorsun? Rahat ol, uzat ayaklarını.” Mühendisin cevabı beni ürpetti. Bir yıldır düşündürüyor. “Hayır” diyor, “edep dışı oturamam. Çünkü kızım doğduğu zaman Allah’a söz verdim. Yarabbi dedim, kızımın son derece edepli, saygılı, örnek bir hanımefendi olmasını istiyorum. Onun için ben de o kızıma layık bir baba olmalıyım.” İşte değerli yavrum, hayat böyle. Biz, öylesine ciddi, edepli, saygılı, zarif, kibar , ince düşünceli olmalıyız ve hareket etmeliyiz ki kızımız da iyi yetişsin, güzel yetişsin, bizleri örnek alsın.
Bu konuda yazacak o kadar çok şey var ki. Burada son veriyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.