.
Çok Değerli Aziz Babacığım Merhaba...
Varlığınız çevrenizdeki insanları daima aydınlatıyor, huzur, sükun veriyor. Sizi tanımış olmanın verdiği sevinç, huzur, mutluluk yeni dostlarımızın ışıl ışıl gözlerinden okunuyor. Sizin yanınızda dertli olan derdine deva buluyor. sıkıntısı olan huzur buluyor. yüzler, bakışlar, tavırlar değişiyor... Adeta insan kendine geliyor. Yalnız insanlar mı? Fenerbahçenin serçeleri, kumruları, kedi ve köpeği de maddi manevi rızkını alıyor. Gönlünüz gibi sofranızda herkese açık. etrafımızda kuş cıvıltıları... Dalgaların sesi... Serin esen rüzgar... Denizin eşsiz mavisi... Ufukta yelkenliler sıralanmış gidiyorlar. . tek yelkenli ile sörf yapan biri, adeta akıyor suyun üzerinde... En güzel ufuk manzaralarından biri sanırım burada... Gökyüzü ve denizin birleştiği ufuk çizgisi göz alabildiğince geniş. Bu güzel atmosferde yapılan sohbetlerden bir demet...
FENERBAHÇE SOHBETLERİ (08 07 2008)
Soru: Bazen çok kırılıyor inciniyoruz. Acaba bu durum yaptığımız yanlışlıkların sonucu mudur... Yoksa başka bir nedeni mi var. ?
Cevap: Yaptığımız yanlışlıkların ve kafamızdaki yanlış düşüncelerin sonucudur. Yani yanlış şeyleri düşünmek de negatiflik getiriyor bize. Nasıl söylenen söz vücut buluyorsa, kafamızın içindeki düşünceler de zamanla vücut buluyor. Onun için güzel konuşacağız. Güzel düşüneceğiz.
Soru: Bizi inciten insanlar hakkında biz de kötü düşünüyoruz... O birikiyor, birikiyor, bizi rahatsız ediyor. Bu durumda ne yapalım?
Cevap: O yanlış yavrum. Bize kötü davranan insanlara karşı biz niye kötü düşünelim. Canımızı yakarlarsa, niye onlardan biliyoruz bunu. Biz bir kere akıllı olsaydık, fıtratımız üzere yaşasaydık, onlar bizim canımızı yakabilir miydi.
Soru; Efendim bunun imtihan olduğunu mu düşüneceğiz?
Cevap: Gayet tabii... Hepimiz her an imtihandayız. Şimdi, gene imtihandayız. Bize biri güzel bir söz söyler de, biz dalga geçersek, imtihanı o anda kaybettik. Her an imtihan var. Sofraya oturup yemek yemek bile imtihandır. Fazla mı yiyoruz, noksan mı? Yeyip içmemiz güzel mi?
Sabahleyin kalkıp giyinmemiz bir imtihandır. Üst ile alt kıyafet parçası arasında bir uyum var mı, birbirini tamamlıyor mu, birbirine yakışıyor mu? İlgisiz eteğe ilgisiz bluzu giydin mi o imtihanı kaybettin demektir. Kuaföre gidip de, teninize yakışmayan bir renge saçlarımızı boyatmaya kalkışırsak imtihanı kaybettik demektir.
Soru; O ahenk ve uyumu yakalayamayınca imtihanı kaybetmiş oluyoruz öyle mi?
Cevap: Evet. Mesela takım elbise giyindiğim zaman, kravat takarken renk uyumunun yanı sıra kumaşın dokusuna da bakarım. Kumaşın dokusu ile kravatın dokusu da birbirine uyacak. Her an sınanıyoruz... Dikkatli olalım...
SABRİ TANDOĞAN HZ.
Saygılarımla...
GÖNÜL DOSTU