Sayın Nurten Hanım,
3.3.2007 tarihli mailinizi aldım.
Değerli yavrum, bana epeyi uzun gelen bir zaman içinde maillerini bekliyordum. Şükürler olsun bugün hasret giderdim. Mailini heyecanla okudum, ürperdim. Ne güzel bir tecelli yaşamışsın. Allah, daha nice hayırlı, mübarek cemal dolu tecelliler nasip etsin. Asil ve temiz kalbine göreceksin daha nice cemal güneşleri doğacak. Aman dikkatli olalım yavrum, o kalp bize ait değil. Emanet. Allah’ın mülkü orası. Orayı daima temiz tutalım. Sadece sevgiyle, saygıyla, edep ve incelikle, sabır, şükür ve kanaatle dolduralım. Kötülük de görsek, zulme de uğrasak, iftira da atılsa biz yine o mübarek yeri kinden, nefretten, intikam hissinden, düşmanca duygulardan uzak tutalım. İnsanız tabi, bir süre üzülmemek mümkün değil. Ama sonra lütfen üzerinde durmayalım, işi Allah’a bırakalım. İnanıyoruz ki yarın ilahi mahkemede yargılanacağız. Minicik nüansların bile hesabı sorulacak. Yüce Rabbimiz diyecek ki “Ey kulum, Ben seninleyken, sen kiminleydin?” Onun için Allah’ın adaletine inanalım. Olayların üzerinde fazla durmayalım. Hüküm Allah’ındır diyelim. Olayları hep pozitif yönüyle bakalım. Bazan bize üzüntü veren, bizi daraltan olayların sonu çok güzel geliyor. Nice celallerden, nice cemaller zuhur ediyor. Bekliyelim, sabır gösterelim, vardır bir hikmeti diyelim. Allah o kadar büyük, o kadar yüce ki en çaresiz kaldığımız zaman bile O’na sığınalım. İnanalım, güvenelim, ve bekleyelim. Şair Gülten Akın ne güzel söylüyor:
“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin
Bir gün unutulmuş bir aynadan
Bütün sevgiler size dönecek...”
Gelecek günler daha güzel olacak. Gelecek günler renkle dolacak, ışıkla dolacak. O zaman bütün düğümler çözülecek, bütün karanlıklar aydınlanacak. O zaman yalnız tertemiz sevgilerin, bembeyaz dostlukların, sımsıcak duyguların sesi duyulacak. O zaman dargınlıklar olmayacak, kırgınlıklar olmayacak. O zaman bütün yeryüzü bir cennet olacak.
Kıymetli yavrum, resmi sevmene ve resim yapmana çok memnun oldum. Resim yapmak, insana ne güzel bir arkadaş. Bir Viyanalı psikolog diyor ki
“Binlerce deney yaptım, şu sonuca ulaştım. Günlük meşgaleler içinde insanı en çok mutlu eden yün örmek, balık avlamak ve resim yapmak. Boş zamanlarını resimle değerlendir. Daima elinin altında bir defter ve bir kalem bulunsun. Bol bol desen çiz. Bunun için konu da arama. O anda gözüne çarpan herhangi birşey konu olsun. Bu bir fincan, bir çay bardağı, bir vazo, bir çiçek ve akla gelen, görülen herhangi birşey olabilir. Hiçbirşey bulamazsan bir elini yumruk haline getir, onun resmini çiz. Veya önüne bir ayna koy. Aynada gördüğün görüntünü çiz. Desen, resmin temelidir. Her ne kadar Ankara’daki bazı çok bilmiş resim hocaları öğrencilerine desen çalıştırmadan resim yapmaya adeta itiyorlarsa da sonuç kendi yaptıkları resimler gibi saçma sapan, değersiz, beş para etmez oluyor. İşgal ettikleri bir takım makamlara güvenerek ahkam kesiyorlar. Sen inanma onlara. Onlar kim, resim kim.
Senelerce, senelerce evveldi. Louvre müzesini geziyordum. Bir gurup resim gördüm. Beni çok düşündürdü. Bunlar, bazı desen çalışmaları idi. Çok itinalı bir şekilde çerçevelenmiş, sonra da tozdan, havadan, ısıdan etkilenmesin diye büyük cam fanusların içine konmuştu. Bunlar inanılmaz güzellikte desen çalışmaları idi. Merak ettim, araştırdım. Bu desenlerin sahibi yalnız yaşarmış. Kimsesi yokmuş. Öğleyin yemek yemek için lokantaya gidermiş. Garsona siparişini verdikten sonra hemen yanında getirdiği defterini açar karşısında ne görüyorsa onun desenini çizermiş. Bazan çorbasını içen yaşlı bir hanım, bazan yediği yemeği üstüne döken sevimli bir çocuk. Sonra ölünce Fransız Kültür Bakanlığı yetkilileri evine geliyorlar. Tesbitlerini yaparlarken o defterleri görüyorlar. Onları itina ile çerçevetip cam fanusların içine koyuyorlar. Allah nasip eder de tekrar Louvre’a gidersem ilk olarak o desenleri görmek istiyorum.
İşte böyle Nurten Hanım, resim çok güzel bir meşguliyet. Aman ihmal etme. İnşallah bir tablonu duvarıma asmayı Allah nasip eder.
Sevgili yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Desen, resmin temelidir Yazan Nurten
Cvp: Desen, resmin temelidir Yazan Sabri Tandoğan