Sayın Ayla Belen,

3.3.2007 tarihli mailinizi aldım.

Efendim, çok kıymetli mailinizi heyecandan titreyerek, ürpererek, ağlayarak okudum. Kenan Evren isimli ne yaptığını bilmeyen (veya çok iyi bilen), bunak bir kimsenin bu çirkin sözlerini öğrendiğim zaman o gece sabaha kadar ağladım. Bu sözler Türk Tarihine, Türk Milletine, Atatürk’e, şehitlerin kanına ve yaşayan bütün Türk insanlarına hakaret değil midir? Bunları tasvip etmek için ancak paçavra suratlı malum şahıs gibi mütareke basınının mensubu olmak lazım. İnanın Ayla Hanım, ilk anda inanamadım. Genelkurmay Başkanlığı yapmış, sözümona ihtilal yapmış, cumhurbaşkanlığı makamına Atatürk’ün oturduğu köşkte oturmuş bir kimse nasıl bunları söyliyebilir. İnanın hafsalam almıyor. Tir tir titriyorum. İçimden hıçkıra hıçkıra değil, katıla katıla ağlamak geçiyor. Be koca bunak, nene gerek senin. Sen oturup nü resimleri yaparak kendi dünyanın karanlıklarına dal. Beyinsiz adam. Hiç mi vicdanın titremedi bunları söylerken. Eğer şu anda orduda sözü geçen bir kimse olsam Atatürk’ün ruhunu rencide eden, kemiklerini sızlatan bu sözlerinden dolayı onun ismini ordudaki bütün mekanlardan ebediyyen sildirirdim. Çünkü, kendisi de bir şehit anası olan  İstanbul Şehit Anaları Derneği Başkanının söylediği gibi “O artık bizim paşamız değil”.

Ayla Hanım, ıstırabınızı çok iyi anlıyorum. Yerden göğe kadar haklısınız.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :