.
Sevgili Sabri Bey,
Uzun zamandan beri sizi televizyon ekranlarından beğeniyle takip ediyorum. Gençlik yıllarımın bunalımlı ve arayışla geçen günlerinde bana hep bir ışık oldunuz. içimde tarif edemediğim o yoğun duygu sizi dinledikçe hep arttı , hep çoğaldı.
İçimdeki bu AŞK, beni bir çok gruba ve cemaate yönlendirdi. İnanın ne kadar grup ve cemaatle beraber sohbetlerde bulunduğumun sayısını ben bile unuttum. En son yakinen görüştüğüm sevgili abim Mehmet Doğramacı'nın size ulaştığını öğrendim ve çok sevindim. Bu olayında nasıl olduğunu kısaca anlatmak isterim müsaadenizle.
Bir cuma günü. İçimde yine yangınlar, kor alevler kaynamakta...Akıl bir sürü tuzak kurmakta, nefs ise düşmanca saldırmakta.. Seccademde gönlüm sanki gözyaşlarıyla yıkanmakta. Resullallah'a ve pirimize yönelip dua ediyorum. Ama nasıl bir ateş... Çaresizim, dertliyim, yaralıyım... O an dedim ki'' Rabbim, çaresizlerin çaresisin, kapındaki fakire hayırlı bir kapı aç. Gönlümü ve aklımı sevginle ve sevdiklerinle genişlet'' Aradan 10 dak. geçtikten sonra internete girdim. Orda Mehmet abi bana sizinle görüşmenizden sonra yazdığı yazısını gönderdi. Okudum, okudukça ruhum göklere yükseldi sanki... Hızır gibi yetişmiştiniz. Söyledikleriniz ruhumu ve aklımı öylesine genişletmişti ki cennet esintileri geldi sanki...
Allah sizden her daim hoşnut ve razı olsun sevgili üstadım. Ankara'ya gelip de mübarek cemalinizle şereflenmeyi Mevlam nasip etsin. Nur olun inşallah...
Tüm saygım ve sevgimle...
Seval KOPUZ
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Seval Kopuz,
Efendim, gösterdiğiniz sevgiye, saygıya ve yakın ilgiye çok teşekkür ederim. İnşallah beni tanıyınca hayal kırıklığına uğramazsınız. Yürüdüğünüz yol iyi, güzel, temiz ve büyük. Gayet tabi yolculuk sırasında çeşitli inişler, çıkışlar, dalgalanmalar olacak. Önemli olan inandığımız yolda sapmadan o yolun temizliğine bir gölge bile düşürmeden yürüyebilmek. Peygamber Efendimiz’in nefisle olan ilişkimizi değerlendiren şu sözlerini hemen her gün düşünmek gerekiyor. Harpten dönüyorlarmış da “Biz şimdi küçük cihattan büyük cihada geliyoruz” buyuruyor. Hepimiz için en büyük cihat nefsimizi müslüman edebilmek. İyinin, güzelin, yüce olanın ilkeleriyle nefsimizi terbiye edebilmek. O nefse düşman olmak, o, nefsi öldürmek edebiyatlarından uzak kalarak onu en güzel şekilde İslami inceliğe yakışır bir tarzda ıslah edebilmek, terbiye edebilmek. İnsanlar asırlarca nefislerini öldürmeye çalıştılar. Ona bir düşman gibi davrandılar. Netice ne oldu; sadece yenilgi. Bir hiçten başka ellerine ne geçti. Ne zaman ki Peygamberimiz geldi, “Nefsin senin binek hayvanındır, ona tatlılıkla, yumuşaklıkla muammele et” dedi. Bu bence insanlık kültür tarihinin en büyük devrimlerinden biridir. Nefis o kadar kuvvetli ki onunla mücadele etmeye gücümüz yetmez. Yapılacak iş, hep iyiye, güzele, doğruya yürümeye çalışmak. Yine Peygamberimiz bir hadisinde “Allah’ım beni bir an, bir andan da kısa bir zaman içinde nefsime bırakma” buyuruyor. Aman bu noktaya çok dikkat edelim. Nefsimize muhalefet edeceğiz diye kendimize zulmetmeyelim. O zaman bize yazık olur. Hep ışığa, hep iyi ve güzel olana, hep hayra yönelirsek günlük hayatımız içinde “Ya hayır söyleyip yahut susarsak”, kalbimizde nakış iğnesinin ucu kadar kin, nefret, intikam duyguları, düşmanlık hisleri barındırmadan sadece ama sadece hayırlı olanı söyler, hayırlı olanı düşünür, hayırlı olanı yaparsak o zaman biz de Allah’ın izniyle sonsuzluk kervanına katılabiliriz.
Aman yavrum çok dikkatli olalım, bu yolun içinde de nice haramiler var. Adımlarımızı son derece dikkatli, son derece uyanık, son derece teenni ile atalım. Bilelim ki “dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar”. Sonunda biz de “ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” diyebilelim. Sonunda biz de “seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyebilelim. Allah feyzinizi artırsın. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Allah Ondan ve Hakka Göçen Ailesinden Razı Olsun.