Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Önemli olan örnek olabilmek, çünkü din aşktır.
Gönderen : "Aşk Bu İmiş"
Tarih : 11/9/2016 11:33:14 AM


.


Kıymetli babacığım,


Sizi ve tüm gönül dostlarını saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Babacığım, bir süredir üzerinde düşündüğüm bir husus var. Batı dünyasında, kültürel anlamda belli seviyeye gelen bazı bilim adamları, yazarlar, profesörler... bir vesile ile İslamı tanıyıp benimsiyorlar. Hatta çoğu İslam ülkelerine de gidiyorlar. Ancak, gerçek İslamda buldukları ile, halihazırda yaşandığı düşünülen İslam arasındaki çelişki ve düş kırıklıklarını eserlerinde genellikle dile getiriyorlar. Fikri tekamüllerinin zirvesinde iken, neredeyse tırnakları ile söke söke buldukları hakikat, bize Müslüman bir anne ve babadan olmakla daha doğumumuzda armağan edilmiş. Buna rağmen pek çoğumuzun İslamın özünü kavradığımızı sanmıyorum. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim?


Hürmetle ellerinizden öpüyorum.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi HZ'nin cevaben yazdıkları :


Sayın “Aşk bu imiş”,


Kıymetli yavrum, söylediğin sözlerde tamamen haklısın. Gerçekten biz hazıra konmuşuz. Doğduğumuzda Müslüman olmuşuz. Ama bir mirasyedi gibi bize bırakılan armağanın kıymetini hiç bilmemişiz. Vaktiyle Fransız Komunist Partisi genel sekreteri iken iğneyle kuyu kazar gibi aşkla, çalışa çalışa İslamın güzelliklerini bulan ve bütün kalbiyle ona bağlanan Garaudy, eşiyle beraber İstanbul’a geliyor. Bir basın toplantısı yapıyor. “Arkadaşlar,” diyor “bana istediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Sora sora bir eşek gazeteci, “Efendim,” diyor, “sizi kim sünnet etti?” Garaudy, çok üzülüyor, önündeki notları topluyor, eşine dönerek “Haydi, gidelim.” diyor. “Bu adamların arasında daha fazla kalamam.”


Değerli yavrum, yıllarca önceydi. Bir gün Hacı Bayrama gitmiştim. Her zaman olduğu gibi kitapçıları dolaşıyor, yeni çıkan kitap var mı diye bakıyordum. Kitapçıda bir Alman kitapsever de vardı. Çeşitli İslami eserleri satın alıyordu. Birden müşterilerden birisi kükredi. Almana döndü, “Siz,” dedi, “o kitapları alamazsınız. Madem ki o kitapları seviyorsunuz, neden Müslüman olmuyorsunuz?” Sonradan bir öğretim üyesi olduğunu öğrendiğimiz Alman profesör cevap verdi: “Efendim,” dedi, “benim İslamdan anladığım Yunusların, Mevlanaların, Abdülkadir Geylani Hazretlerinin, Hacı Bayramların yaşadığı müslümanlık. Ona gücüm yetmiyor. Şimdilik cesaret edemiyorum. Sizin gibi Müslüman olmaya da ihtiyacım yok.” Aradan 40 yıl geçti. Bu Alman’ın söylediklerini hep düşündüm. Düşündükçe müteesir oldum. Üzüldüm. Ne yazık ki bugün ne ülkemizde, ne diğer İslam ülkelerinde İslamı gerçekten yaşayanlar hep azınlıkta kalıyor. Hep işin edebiyatı yapılıyor. Birtakım insanlar hava basıyorlar. Televizyonlarda insanı üzen saygısızca, küstahça laflar ediyorlar. Öyle edep dışı bir üslupları var ki insan ister istemez o Alman profesörü hatırlıyor. İslam demek edep, incelik, zarafet, kibarlık, görgü, bilgi ve kültür demek. Böyle insanlarımız yok mu? Var. Ama onlar, o mübarek kadınlar, o mübarek efendiler sessiz, saygılı, edepli, mütevazı, kendi köşelerinde İslamın güzelliklerini yaşıyorlar. Meydan İslamı yaşadığını zanneden bu saygısızlarla dolu.


Değerli yavrum, görünen manzara bu. Bizler elimizden geldiği kadar, gücümüzün yettiği kadar çalışalım, okuyalım, kendimizi yetiştirelim. İbadetlerimizi aşkla yapalım. Ve çevremizde örnek insanlar olmaya çalışalım. Tenkid, kolay. Ama önemli olan adam olabilmek, müspet bir örnek ortaya koyabilmek. Bunu yapabilenlere ne mutlu. Allah onlardan razı olsun. Sayılarını artırsın.


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]