Saygıdeğer büyüğüm, canım Sabri Baba'cığım,
Her zaman ki gibi yazılarınızı okuyor, sesinizdeki yaşamın güzelliklerini hep hisseden o engin deneyim edep ve bilgelikten tınıları içime çekmeye devam ediyorum. Allah size uzun ömürler, bize de sizinle çok zaman beraber olma fırsatı versin.
Efendim, size bu yazıyı neden mi yazıyorum? Çünkü içimden geldi. Çünkü uzun süredir hissetmediğim hayat coşkusunu ve inancı hissediyorum ve bunu ancak siz anlayabilirsiniz.
Bir kaç yıl öncesine dek nasıl da hayatın güzelliklerine şaştığımı, yüzümde bir gülümsemeyle ve ardımda bir müzik çalarcasına sokaklarda yürüdüğümü, kimseye nefret duymadan sevecenlikle yaklaştığımı, beklentisizce insanları sevdiğimi düşünüyorum şimdi. Bir süre önce hayatımda hiç beklemediğim üzüntülü olaylar yaşadım, sevdiklerimi çok üzdüm, kendim de 1 yıl içinde yıprandım. Ancak zaman geçtikçe donuklaşmış ruhumdan, robotlaşmış duygularımdan, körelmiş inancımdan yeniden doğuyor gibiyim şimdi. Size bu zorlu dönemde bana karanlık bir tünelin sonundaki ışık olduğunuz için minnettarım. Şimdi yine arkasında müzik çalan küçük kızım ben. Kendi yeşilçam filminin yıldızı... Kendi doğrularıyla kişiliğini parçalatmadan yaşayan. Ruhum yıkanıyor, 1 yıl içinde biriktirdiği bütün kirlerden arınıyor, Allah'a şükürler olsun. Öyle rahat ki içim kızmıyorum bile beni üzenlere. Herkesi Allah'a havale ettim. Şimdi sadece şaşırıyorum. Bencil, para mevki kişisel ün beğenilme takdir ve her ne ise putlaştırdıkları bir şeylerin peşinden koşan insanlar, siz, yeşermekte olan bir dalın boynunu kırarcasına zalimce ezmekten hiç içi acımayan bu insanlar... Onlar da masum birer bebekti bir zamanlar. Yoksa değiller miydi? Kötülük biraz da genetik mi geliyor, yoksa tamamen öğreniliyor mu?
Gece saat 03.00 Nöbetteyim. Bebekler uyuyor. Ben onları bekliyorum. 'Ben buradayken rahatça uyuyun' diyorum. 'Birinize bir şey olsa hemen duyarım. 'Ama kimbilir büyüyünce nasıl bireyler olacaksınız? Annesi süt şisesini hemşire hanıma pis bir çöp yığınına bakarcasına aşağılayıcı bakışlarla uzatan bebeğe bakıyorum örneğin, annesiyle kalantor babası her gün geliyor.'Hocam 'diyor 'Bizim çocuğa iyi bak, mecburi hizmette senin de bize işin düşer' Yapış yapış bir yılışıklıkla söylüyor bunu yüzünde alaycı bir ifade.. Oysa ben senin çocuğuna masum ve bana muhtaç bir insan yavrusu olduğu için bakıyorum yalnız. Ailesini düşünüp bebeğe yeniden bakıyorum. Her şeyden habersiz masum uyuyor. İçindeki iyiliği mi yoksa kötülüğü mü yeşertecek ana babasından habersiz... Haydi onlardan kaçırdı içindeki çocuksu iyiliği bir şekilde sizin de hep dediğiniz gibi okul giriyor işin içine, medya giriyor, çevre toplum derken.. O masum mışıl mışıl uyuyan bebek ahlaki doğrulardan uzak modern bir vahşi oluyor. Diğer insanları ezerek duygularının dümdüz edilmesiyle beslenen bir yamyam.. Sonra kazara içini herkesten saklamış saf bir çocuksa hedefi. Vay halinize. İşte o zaman yaşama sevincinin dönmesi 1 yıl alıyor efendim.
Saat 04.00, Bebeklere bakıyorum. İnsanoğlunun en saf haline. Kendimi korumak için bakıyorum onlara. Pencerelerden güneş doğuyor, kızıllar maviler, lacivert ve turuncular, yaşamın tüm renkleri.. Uzaktan renkleri yırtarak bir ezan sesi geliyor. Ezan sesi saf uykularında dönen bebek mırıltılarına karışıyor. Hayat ne güzel, hatta hissetmek gecenin verdiği bacaklarımdaki sızıyı. Hissettiğime göre demek ki bacaklarım var, demek ki bacaklarım hareket edebiliyor tam olarak ki yorulmuşlar, demek ki sinirlerim mükemmelen çalışıyor ki ağrıyı duyabiliyorum. Çok şükür..Her şey için. Ve tabii sizin de varlığınız bana kendimi yeniden bulurken yardımcı olduğunuz için. Saygılarımla ellerinizden öpüyorum efendim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Burcu Hanım,
Kıymetli yavrum, mailin o kadar güzel ki içimden tekrar tekrar okumak geçti. Sevgili annen doktor Ayla Hanım senin bir de edebiyatçı yönün olduğundan, güzel hikayeler yazdığından bahsetmişti, bir sohbetimizde. Bu mailin de annenin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Birçok konulara değinmişsin. Sevgili yavrum, insanlar dünyaya bir melek gibi tertemiz geliyorlar. Ama sonra aile, okul, toplum üçlüsü el ele veriyor, o melek yavrudan çağdaş bir canavar çıkarmak için elinden geleni yapıyor. Ve her gün sokaklarda gördüğümüz çevremizde müşahede ettiğimiz o iğrenç tipler ortaya çıkıyor. Ne acı değil mi? Mesela bahsettiğin o yılışık aile içinde büyüyen bir çocuk acaba hala o ilk masumiyetini koruyabilecek mi? Hiç sanmıyorum.
Sevgili yavrum, insan yaşadığı sürece pozitifin yanında negatifi de, güzelin yanında çirkini de, asilin yanında bayağıyı da görüyor. Bu hepimiz için böyle. Amaç olgunlaşmamız, tekamül etmemiz. Düşün ki bir pilin iki ucu da artı olsa radyomuz çalışmıyor, fenerimiz yanmıyor. İlle bir ucu pozitif, bir ucu negatif olacak. Hayat da öyle yavrum. Biz bunları göre göre, yaşaya yaşaya tekamül edeceğiz, olgunlaşacağız. Rahmetli babannem olgun bir insandan bahsederken “Yavrum”, derdi, “o, kırk puşttan, kırk muşta yemiş bir insan...” Her insanın hayatı böyle geçiyor. Önemli olan o yenilen darbeleri mesele haline getirmemek. Bir kimse yalnız tatlı yerse yemeğin tadını alamaz. Yerine göre acı da yiyecek, ekşi de yiyecek. Her şeye rağmen yolumuza devam edeceğiz. Bizi sevenler de olacak, sevmeyenler de. Beğenenler de olacak, beğenmeyenler de. Ama biz sabırla, tahammülle engelleri aşacağız. Biz dünyaya didişmek için, kavga etmek için gelmedik. Biz sevmek ve sevilmek için geldik. Sonsuz şükürler olsun ki bizi sevmeyen, beğenmeyen, istemeyen kimselerin yanında sevenlerimiz de var. Dostlukların en güzelini gördüğümüz dünya güzeli insanlar da var. Mesele bu kadar. Biz de inşallah hayatımızın sonunda Ömer Hayyam gibi
“Sevginle gireceğim toprağa
Sevginle çıkacağım topraktan”
diyebilelim. Yunus Emre gibi
“Gelin canlar bir olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”
diyebilelim. Zaten “Aşk gelicek cümle eksikler biter” diyebilenler mutluluğu en güzel şekilde yaşayanlardır. Allah, bu güzelliği bizlere de, bütün insanlara da nasip etsin. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Rahmet ve Şefaat Gani Gani Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Üstlerine Olsun.