.
“Payın (ayağının) sadası gelse de sen hiç gelmesen
Men beklerem kıyamete dek, vuslat istemem”
diyor. Bu mısralarda olduğu gibi bir duygu içinde gerçek bir insanın, has bir insanın dualarına muhatap olabilmek, bu, güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel duyguyu yaşayabilmek ne harikulade bir olay. Bana bu emsalsiz duyguyu yaşattığınız için sizlere çok, ama pek çok teşekkür ediyorum.
Paylaşabilmek ne güzel. İnsanların pek çoğunun bencillikten, egoizmden, nefsaniyetten taş gibi kesildiği günümüzde bir sevgiyi, bir güzelliği, bir inceliği yaşayabilmek, paylaşabilmek, aynı noktaya bakarak beraber gözyaşı dökebilmek ne güzel. Atila İlhan, günümüz insanlarını anlatırken,
“Mağrur bir totem gibi”
İfadesini kullanır. Ama işte o, “Mağrur bir totem gibi” olanların arasında bazan sizin gibi meleklerin çıkması ne harikulade. Sizler tasavvuf tabiriyle “lüb ün lüb” özün özü olan insanlarsınız. Bütün güzellikler, sizin içinizde dürülmüş. Gülten Akın bir şiirinde
“Ah, kimselerin vakti yok
Durup, ince işleri anlamaya”
diyordu. Sizler, hayır diyorsunuz, bu evren güzel, bu evren fevkalade. Bu evrende “Nereye bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” ayetini gerçekleştirmek için varsınız. Yunus’un
“Cümle yerde Hak nazır
Göz gerektir göresi”
mısraı sizlerde gerçekleşiyor. Sizler, sizin gibi olanlar var ya o zaman her şeye rağmen acıyı bal eylemek gerekiyor, o zaman insan varolduğunun bilincine eriyor, hayatı bir özsu gibi damarlarında hissediyor. O zaman insan “hayat güzel, insanlar güzel, yaşamak güzel” diyor. Yaşamak, hayata bir pınarın gözesinin yanından bakıyor gibi bakabilmek... Ne garip değil mi, insanın aklına ister istemez Yunus’un mısraları geliyor:
“Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz”
Efendim, sizlere her anı renk dolu, ışık dolu, tertemiz, pırıl pırıl günler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Rahmet ve Şefaat Gani Gani Onun ve Hakka Göçen Yakınlarının Üstlerine Olsun.