.
KEHF SURESİNDE KENDİLERİNDEN BAHSEDİLEN ASHABI KEHF KİMLERDİR? ASHABI KEHF (MAĞARA ASHABI) HAKKINDA AYET-İ KERİMELER, HADİS-İ ŞERİFLER VE EVLİYAULLAHIN RİVAYETLERİ
Peygamber Efendimiz S.a.v. bir Hadîs-İ Şerif’lerinde şöyle Buyurmuşlardır:
“Çocuklarınıza Ashâb-ı Kehf’in isimlerini öğretin."
Çünkü bu isimler bir evin kapısına yazılacak olsa, o ev yanmaz. Bir elbise üzerine yazılsa çalınmaz. Bir deniz vasıtası üzerine yazılsa batmaz. [Fevaid-i Osmaniyye]
Kehf Suresinde kendilerinden övgüyle bahsedilmekte olan ev ve işyerlerine bereket amacıyla asılagelen Karınca Duası içinde de isimleri zikredilen Ashab-ı Kehf, mağara halkı, mağara sahipleri demektir. (1) Ashâb-ı Kehf ile kastedilen insanlar; kâfir bir toplumdan kaçıp dağda bir mağaraya sığınan bir grup genç mü’mindir. Kur’ân’ın 18. Sûresi olan Kehf Suresi, adını bu kıssadan almıştır. Sûrenin 9-26. Âyetlerinde bu kıssa anlatılmaktadır.
Bismillahirrahmanirrahim-Çokça Esirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
18. SURE-KEHF SURESİ:
1 - Hamd, o Allah'a mahsustur ki kulu (Muhammed'e) kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı.
2 - Onu dosdoğru (bir kitap) olarak (indirdi) ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarsın ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel bir mükafat bulunduğunu müjdelesin.
3 - Onlar orada sürekli kalacaklardır.
4 - Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsın.
5 - Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
6 - (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!
7 - Biz yeryüzündeki şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim.
8 - Şüphesiz biz, yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak yapacağız.
9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?
10 - O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla."
11 - Bunun üzerine biz de kulaklarını tıkayarak mağarada onları yıllarca uyuttuk.
12 - Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık.
13 - Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.
14 - (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.
15 - Şu bizim kavmimiz, Allah'tan başka ilâh edindiler. Onların ilâh olduğuna dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
16 - (İçlerinden biri şöyle demişti:) "Mademki siz, onlardan ve Allah'tan başka taptıkları putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetinden size genişlik versin ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın."
17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
18 - Bir de onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı.
19 - Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: "Ne kadar durup kaldınız?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler. (Kimi de) şöyle dediler: "Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin."
20 - "Çünkü şehir halkı, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asla kurtuluşa eremezsiniz."
21 - Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediler.
22 - Ashab-ı Kehf'in sayılarında ihtilaf edenlerden bazıları: Onlar, üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. Diğer bazıları da "Onlar, beş kişidir, altıncıları köpekleridir " diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimileri de:) "Onlar, yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler. De ki: "Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir." Onları ancak pek azı bilir, Bu sebeple onlar hakkında bu bildirilenler dışında bir münakaşaya girişme ve bunlar hakkında hiç kimseye de bir şey sorma!
23 - Hiçbir şey için, Allah'ın dilemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme"
24 - Ancak Allah dilerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir." de.
25 - Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir.
26 - De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir." Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
27 - Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku! Onun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. Ve O'ndan başka bir sığınılacak da bulamazsın.
28 - Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.
29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
30 - İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar var ya, şüphe yok ki biz öyle güzel işler yapanların mükafatını zayi etmeyiz.
31 - İşte onlara Adn cennetleri vardır; altlarından ırmaklar akar, orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanıp kurulacaklar. O ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!
Kur’ân’da mağaraya sığınanların gençler olduğu, mağarada yıllarca uyudukları, köpeklerinin de yanlarında bulunduğu, belli bir süre sonra uyandıkları, aralarında mağarada ne kadar kaldıklarını konuştukları, içlerinden birinin şehre gümüş para ile yiyecek almaya gittiği, mağarada 309 yıl kaldıklarının söylendiği, ancak ne kadar kaldıklarını Allah’ın bildiği ifâde edilmiştir.
Tefsîr kitaplarında zikredilen rivâyetlere göre şehre giden genç, çarşıda alışveriş yaparken, zulmünden kaçtıkları Kral Dakyanus’un adı bulunan paraları verince halk, bunu hazine bulmuş sanarak Kral’ın huzuruna götürmüştür. Bu zaman içerisinde, halk ve Kral, Hristiyan olmuştu. Genç, Krala kaçış olayını anlatınca Kral ve şehir halkı mağaraya gitmiş, mağaradaki gençlerle konuşmuştur. Gençler tekrar uykuya dalmışlar, Kral da onları mağaraya gömmüş ve üzerlerine mescid yaptırmıştır. Kur’ân’da gençlerin uykudan uyandıktan sonra insanlarla konuştukları beyan edilmiş, ancak mağaranın nerede ve gençlerin sayısının kaç olduğu bildirilmemiştir.
Fahrettin Razi, Hz. Ali den rivayet edilen habere dayanarak Ashab-ı Kehf’in isimlerini bildirmiştir. Buna göre Ashab-ı Kehf’in isimleri Yemliha, Mekselina, Mislina, Mertones, Debernoş ve Şazenuş’tur. Bunların ilk üçü hükümdar Dakyanus’un sağ tarafından bulunan vezirlerin, diğer üçü ise sol tarafında bulunan vezirlerin
oğullarının adıdır.29 Dakyanus, yapacağı işler konusunda bu gençlerin babalarıyla iştira ederdi. Yani bunların babaları Kral’ın çok yakın danışmanlarıydı.Yedincisi onlara yolda katılan çoban Kefeştetayyuş, sekizinci ise çobanın köpeği Kıtmir’dir. Hz. Ali, bunların bulunduğu yerin Rum diyarında bulunan Efsus
(Afşin) şehri olduğunu bildirmiştir.(30)
Fahri Alem Resulullah Efendimiz Hz. Muhammed (as ) Ashab-ı Kehf isimlerinin çocuklara öğretilmesini tavsiye etmiştir. İbni Abbas’a göre Ashab-ı Kehf gençlerinin uyuduğu mağara Efsus’tadır. (31) Yine İbni Abbas’tan nakledilen bir rivayete göre; Ashab-ı Kehf’in isimlerini öğrenmek ve yazmakla insanın musibetten kurtulacağı, bunların
isimlerinin yazılı olduğu kağıdı yanan bir ateşin üzerine konsa ateşin
sönebileceği bildirilmiştir. Ayrıca Ashab-ı Kehf’in isimlerinin yazılı olduğu kağıda ağlayan çocukların yanına konsa ağlamayacağı ve hasta ise şifa bulacağı bildirilmiştir. (32) İsimlerini öğrenmek ve yazmakla insanın musibetten kurtulacağı, bunların isimlerinin yazılı olduğu kağıdı yanan bir ateşin üzerine konsa ateşin sönebileceği bildirilmiştir. Ayrıca Ashab-ı Kehf’in isimlerinin yazılı olduğu kağıd
ağlayan çocukların yanına konsa ağlamayacağı ve hasta ise şifa bulacağı bildirilmiştir. (32)
Ashab-ı Kehf’in adı karınca duası içinde zikredilmektedir. Karınca duası çok müşterini gelmesi için dükkanlara ve iş yerlerine asılmaktadır. Nitekim Kayseri Bedesteni’nin güney yan bölümünde açılan kapının üzerinde Ashab-ı Kehf’in isimleri yazılıdır.36
Ashab-ı Kehf’in Türk denizciliğinin manevi koruyucularından olduğuna inanılmaktadır. Bu gençlerin isimlerinin gemi şeklinde yazılması bu inançtan ileri gelmektedir. Gerçekten onların isimlerini içine alarak gemi şeklinde yazılan yazılarda, geminin kenarları, yelkenleri ve kürekleri oluşturulmuştur. Gemi şekilde yazılan Ashab-ı Kehf’in isimleri gemilere asılır ve bu isimlerin gemileri denize batmaktan kurtaracağına inanılmaktadır. (38)
ASHÂB-I KEHF’İN (MAĞARA ARKADAŞLARI) İSİMLERİNİN HASSELERİ HAKKINDA VÂRİD OLAN SAHİH HADÎSLER VE TEFSİRCİLERİN GÖRÜŞLERİ
İmam Nisaburî (rahmetullahi aleyh), îbni Abbas (R.A.) Hazretleri nin şöyle söylediğini naklediyor: Şüphesiz ki Ashab-ı Kehf’in isimleri bir şeyi arzulayıp ulaşmaya, bir şeyden kaçıp kurtulmaya, yangını söndürmeye yarar. Yangında (başka çare kalmayınca) onların isimleri bir hırka, bir bez parçası üzerine yazılıp yangının içine atılır.
Ebû Saîd el-Müftî’l-Hâdim (rahmetullahi aleyh) diyor ki: Rüyamda Ashab-ı Kehf’i gördüm. Onlara dedim ki; biz teberrüken sizin ism-i şeriflerinizi bazı işlerimiz ve ahvâlimizde yazıyoruz, fakat hiç de te'sirini göremiyoruz. Onlar bana şöyle dediler: Bizim isimlerimizi daire şeklinde yazınız ve ortasına da Kıtmîr ismini yerleştiriniz.
Kaynak
Afşin Ashab-ı Kehf, • Doç. Dr., Ahmet Eyicil, Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, 1989.
Faruk Sümer, Eshabü’l-Kehf (Yedi Uyurlar), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları,
İstanbul 1989, s.75.
Metin İçinde Geçen Kaynaklar:
32 Mehmet Vehbi, a.g.e., s.3107.
33 Afşaroğlu, a.g.e., s. 124; Mehmet Vehbi, a.g.e., s.3107.
34 Aşık, Ashab-ı Kehf Mağara Arkadaşları, İstanbul 1981, s. 1225.
35 Numune-i Kudret-i İlahiye Fi-Beyan-ı Kıssa-i Mükemmele-i Ashab-ı Kehf, İstanbul, 1291, s.27.
36 M. Çayırdağ, “Kayseri Kitabelerinden XV. Ve XVI. Yüzyıllarda Yapıldığı Anlaşılan Osmanlı
Yapıları”, Vakıflar Dergisi, 1981, XIII, s 574; Sümer, a.g.e., s.66.
37 Faruk Sümer, Eshabü’l-Kehf (Yedi Uyurlar), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınlar,
İstanbul 1989, a.g.e., s.21.
38 Sümer, a.g.e., s.66,55.