Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Her güzel insan bir öğretmendir. Allah onlardan razı olsun.
Gönderen : Müzeyyen
Tarih : 11/24/2016 9:00:28 AM


.


Selamün aleyküm kardeşlerim ,bu yazıyı geçen sene öğretmenler gününde yazıp size göndermiştim..Bazı yerlerine Ayet ve hadisler ilave ettim, öğretmenler günü vesilesiyle sizlere tekrar gönderiyorum yayınlarsanız memnun olurum.Allah razı olsun .


 


Saygılarımla...


 


AŞKLA ÖL Kİ DİRİ KALASIN


 


 Ölümden ne korkarsın...


 


Korkma ebedi varsın...


 


 Gül alıp gül satanlara terazisini gülden kuranlara Selâm olsun ...


 


 Öğretmenler günü,tüm caddeler sokaklar eli çiçekli ve hediyeli insanlarla doluydu. İçi dışı aydınlık kendisini insanlığa hayra adamış, güzel öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun...Geçen gün arkadaşımla, Arapça kursundan gelirken arkadaşım  arabasıyla mezarlığın yakının da bırakmıştı  fakiri , tam o sırada bir cenaze defni vardı.


 


 Öğrencileri görünce kim vefat etti ?  diye sual ettim ,emekli bir öğretmen vefat  dediler içimden güzel şeyler öğreterek gittiyse ne mutlu dedim. Bazen emekli öğretmenlere rastlıyorum ALLAH ve Peygamber(S:A:V) düşmanı peygambere ve yüce sahabisine bile haşa onlar  mağarada geldi ve gittiler diye kibir dolu küstah bir cüretle, hakarette bulunuyor. Ömrü boyunca kimbilir kimleri zehirledi temiz dimağlara hangi kötü fikirlerini doldurdu hangi karanlık fikirlerini zerketti, bilinmez  diyorum. Şöyle bir geçmişe doğru uzanıyorum hatıralarıma :


 


    Biz orta okuldayken, gökkuşağı gibi renkli hayallerimiz gibi toz pembe hatıra defterlerimiz vardı. En sevdiğimiz şey okulda ki öğretmenlerimize ve arkadaşlarımıza hatıra yazılar yazdırmaktı. Bu defterlerimizi , En güzel kartpostallarla süsler bakmaktan birbirimize göstermekten büyük bir zevk alırdık çocukça. Yazılar hep kalbin kadar temiz bu sayfayı bana ayırdığın için teşşekkür ederim diye başlardı.


 


 Kalplerimiz hayatın içinde kire ve pasa bulaşmamıştı henüz. Öğretmenler kısa yazılar yazarlardı ama bilemezdim ki bir öğretmenimin yazdığı bir yazının beni uzun yıllar etkileyeceğini tahayyül bile edemezdim yazısı şöyleydi.


 


"  Sonunda ölümün düşünülmesi hayatına huzursuzluk ve mutsuzluk vereceğinden dolayı ölümü düşünmeden bir hayat geçirmeni dilerim..."


 


 Ne zaman aklıma ölüm gelecek olsa bu yazıyı düşünür geçiştirmeye çalışırdım ,demek ki ölümü düşünmek kötü bir şeydi düşünmemeliydim!  der ,  hafsalamı başka şeylerle meşgul etmeye çalışırdım. Mutlu olmak için ölüm düşüncesinden uzak olmak gerekliymiş o yazıya göre. Oysa ki ;  Allah hüzünlü kalpleri severdi bizler mahsun Peygamberin ümmetiydik. Müslümanın yüzü gülse de kalbinde tatlı bir hüznü vardır. Yalnız kendisini düşünmez başkalarının acısı onun acısı başkalarının sevinci onun sevincidir. Hep  ağlayanla ağlar gülenle güler aşk insandır O  bigane kalamaz acılara...


 


Ben her ne kadar , ölümü düşünmek istemesem de ölüm hep kendisini gündemime bir şekilde  getiriyordu. Komşularımızın akrabalarımızın umulmadık ölümleri, ben büyük bir şok etkisi yapıyordu... Daha sonra  ise ,en çok etkilendiğim , bu yazıdan kısa bir süre vefat eden komşumuzun film artistlerine benzettiğim genç ve güzel kızlarıydı. Henüz dokuz aylık evliydi, ilk bebeğini dünyaya getirdikten sonra vefat etmişti.


 


Bir kış günüydü cenazeler o zaman ev önlerinde gasledilirdi . Evlerinin önünde bir cenaze yıkanması ve kefenlenmesini görmüştüm ve  o kadar etkilenmiştim ki. büyük bir etki altında kaldım...O güzeller kız ile cenaze birbirlerine hiç benzemiyordu . Eve kına getirmem için gönderdiler giderken o şokla öyle bir düşmüştüm  ki uzun zaman ayağım ağrımıştı.


 


Efendimiz- sallallahu aleyhi vesellem-  Şöyle buyurmuşlardır :   " Dünya gurbetinde olduğunu unutma, ve hep bir garip gibi davran ya da yolcu gibi yaşa...Asıl ebedi vatanına gideceğine öylesine inan ki, ölmeden önce ölmüş ol ve kendini kabir ehlinden say.  "    Ölümü düşünen mümin Rabbinin huzuruna güzel bir dosya ile gitme güzel bir gönül götürme endişesine düşer. Muhterem irfan ehli bir zat  bir yazılarında :


 


 "  Kalbin letafetten kurtulup letafete bürünmesi Mevlâ'ya yakınlığı nispetindedir. Kalbi dirilen mü'min ölümsüzlüğe kavuşur. Zıddına nefsaniyete bürünen ise büründüğü nispette insanlık sıfatını kaybeder. Muhabbetle dolan kalp affedici olur. Eğer sen yalnız kuru bir suretten ibaret olursan ,öldüğün zaman cismin gibi isminle de ölürsün. Eğer kerem sahibi ve ehl-i hizmet olursan, ömrün cesedinden sonra da fedakarlığın ve gönüllere girdiğin kadarıyla devam eder. İmanın en büyük meyvesi merhamet onun neticesi ise hizmettir.


 


 "  Ölümü unutmak insanı nefsaniyetin çıkmaz sokaklarında yolunu kaybettirir ve insanlıktan çıkarıp hayvanlardan daha aşağı esfel-i safiline yuvarlandırır.


 


 Oysa ki ölümü düşünmek insanın kalbini ruhunu arıtır dünya sevgisine yenik düşmekten korur,bitmeyen ihtiraslardan kavgalardan uzak tutar. Hayatın her dakikasına bir anlam mana katar insanı derinleştirir. Gölgelere gönül vermekten korur Baki olanın peşine düşürür... Ölümü düşünmemek ölümden kaçmak insanı gel geç sevdalar boş avuntular peşinde koşturarak niçin dünyaya geldiğini kimin mülkünde olduğunu unutturur, hayatı kavgalar ve gürültülerle fani  heveslerle  bir ebediyet iflasına dönüştürür.


 


Epictetos : "  Ölüm daima gözünün önünde olsun, o zaman adi endişelere düşmezsin, hiç bir şeyi fazla hırsla arzu etmezsin.  " demiştir. Kainatın biricik Efendisi de ölümü çok ananı en akıllı kişi olarak görmüştür.


 


Ölümü düşünen insan verilen hayatın kıymetini bilir ,hayatının her anını Hakla hakikatle ı dolu dolu yaşar. Bir emanetçi olduğunu bilir hiç bir şeyin kendisinin olmadığını hatırlar benlik yükünün altın da ezilmez.. Boş davalar peşinde koşmaz Yunus Emre Hazretleri de " Davası olanın manası olmaz . " Buyurmuştur.Mezarlıktan geçerken aklıma çoğu zaman bir zamanlar  tanıdığım bir hanım gelir bir kaç yıl öncesiydi bir mukabele bitmiş hatim  duası vardı


 


. Ölümden bahsederken orda ki bir hanım "  Ölümden bahsedip te içimizi karartma diye  "  Diye bu fakiri ikaz etmişti. Bir kaç ay sonra eşi, geçen yılda kendisi vefat etti. Vefat haberini duyunca aklıma söyledikleri geldi. İnsan ölümü unutsa da ölüm insanı unutmuyor. Ölümü unutmak elleri boş gitmek ise ne hazindir, galu belâ sözünde durmamak  fanilik mührünü okuyamadan, uyanamadan, hayatını ağyarın peşinde koşarak Haktan gafil  gitmek ne aldanıştır.


 


 Ölümü hatırlayan insan her şeye hürmet ve sevgiyle bakar ,herkes başka endişeler içindeyken o dünyadan iman ile gitme endişesine düşer bu endişeyi yüreğinde taşır... gaflete düşmez,,dünyaya gereği kadar değer verir, miras yüzünden kardeşleriyle küsmez. Ölümlerden ibret alır çevresine unutturmaz kendi de unutmaz.


 


Allah ve Onun rızasından başka  değerli şey yoktur onun için önem sıralamasında ALLAH için denilince akan sular durur.... İstikametini hep Haktan yana çevirir . Hesap endişesiyle ihsan makamında Hakkı görüyormuşçasına edeple  yaşar. Hangi işi yapacaksa Ya RABBİ...! Senin huzurundayım diye O azamet karşısında boynu bükük gözü yaşlı, mütevazi  gözü yerdedir.


 


Şimdi bile yazıyı okuyanlardan bazılarına ölüm konusu hoş gelmeyebilir,  konu mu kalmadı dedirtebilir.


 


 Can Yunus , Canan Yunus ne güzel özetlemiş :


 


San ibret gerek ise, Gel göresin bu sinleri


 


Ger taş isen eriyesin, Bakıp görücek bunları.


 


Şunlar ki,çoktur malları, Gör nice oldu halleri


 


Sonucu bir gömlek giymiş, Onunda yoktur yenleri.


 


Hani mülke benim diyen, Köşk sarayı beğenmeyen


 


Şimdi bir evde yatarlar , Taşlar olmuş üstünleri.


 


Bunlar bir vakt beyler idi, Kapıcılar korlar idi.


 


Gel şimdi gör bilmeyesin,Bey hangidir , ya kulları ?


 


Bir gün senin dahi YUNUS, Benim dediklerin kala,


 


Seni dahi böyle ede,Nitekim etti bunları.


 


Allahla geçen ömre ömür denir.


 


Hangi güzel yüzlü toprak olmadı, Hangi güzel göz ki yere akmadı.


 


Baki kalan şu gökkubbede hoş bir sada imiş ne mutlu o hoş sadayı ardında bırakarak göçenlere.


 


Aşkla ölüp ebedi diri kalanlara selâm olsun..


 


Öğretmenler günü kutlu olsun...


 


 


 


Macide öğretmenimize sevgilerle...


 


 


 


Müzeyyen Cihangiroğlu    VESSELÂM


...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]