Gül alıp gül satanlara terazisini gülden kuranlara Selâm olsun ..." Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar. Sağlam yapılmış kaleler içinde bulunsanız bile " (Nisa/78)
Öğretmenler günü, tüm caddeler sokaklar eli çiçekli ve hediyeli insanlarla doluydu. İçi dışı aydınlık kendisini insanlığa hayra adamış, güzel öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun,kabirleri nurla dolsun...
Geçen gün arkadaşımla , Arapça kursundan gelirken arkadaşım , arabasıyla mezarlığın yakının da bırakmıştı fakiri , tam o sırada bir cenaze defni vardı. Öğrencileri görünce kim vefat etti ? diye sual ettim ,emekli bir öğretmen vefat dediler içimden güzel şeyler öğreterek gittiyse ne mutlu dedim.
Bazen emekli öğretmenlere rastlıyorum ALLAH ve Peygamber (S:A:V) düşmanı peygambere ve yüce sahabisine bile haşa onlar mağarada geldi ve gittiler diye kibir dolu küstah bir cüretle, hakarette bulunuyor. Ömrü boyunca , kimleri zehirledi temiz dimağlara ne gibi şeyler doldurdu. Günahsız çocuklara karanlık fikirlerini nasıl , zerketti, kimbilir...! diyorum. Şöyle bir geçmişe doğru uzanıyorum hatıralarıma :
Biz orta okuldayken, gökkuşağı gibi renkli hayallerimiz gibi toz pembe hatıra defterlerimiz vardı. En sevdiğimiz şey okulda ki öğretmenlerimize ve arkadaşlarımıza hatıra yazılar yazdırmaktı.
Bu defterlerimizi , En güzel kartpostallarla süsler bakmaktan birbirimize göstermekten büyük bir zevk alırdık çocukça. Yazılar hep kalbin kadar temiz bu sayfayı bana ayırdığın için teşşekkür ederim diye başlardı. Kalplerimiz hayatın içinde kire ve pasa bulaşmamıştı henüz. Öğretmenler kısa yazılar yazarlardı ama bilemezdim ki bir öğretmenimin yazdığı bir yazının beni uzun yıllar etkileyeceğini tahayyül bile edemezdim yazısı şöyleydi.
" Sonunda ölümün düşünülmesi hayatına huzursuzluk ve mutsuzluk vereceğinden dolayı ölümü düşünmeden bir hayat geçirmeni dilerim..."
Ne zaman aklıma ölüm gelecek olsa bu yazıyı düşünür geçiştirmeye çalışırdım ,demek ki ölümü düşünmek kötü bir şeydi düşünmemeliydim der, hafsalamı başka şeylerle meşgul etmeye çalışırdım. Mutlu olmak için ölüm düşüncesinden uzak olmak gerekliymiş o yazıya göre.
Oysa ki ; Allah hüzünlü kalpleri severdi bizler mahsun Peygamberin ümmetiydik. Müslümanın yüzü gülse de kalbinde tatlı bir hüznü vardır. Yalnız kendisini düşünmez başkalarının acısı onun acısı başkalarının sevinci onun sevincidir. Hep ağlayanla ağlar gülenle güler ehl-i muhabbet insanı bigane kalamaz acılara hem en mutlu hem en dertlidir bu alemde önünde kıyamet gibi çetin bir sınavı vardır o ise ne olacağını bilmiyordur, Rabbinin Rahmetinin her şeyin üstünde olduğunu bilmesiyle de ümidini hep diri tutar bir taraftan da.
Ben ölümü düşünmek istemesem de ölüm hep kendisini gündemime bir şekilde getiriyordu. Komşularımızın akrabalarımızın umulmadık ölümleri ben de şok etkisi yapıyordu...,en çok etkilendiğim ise bu yazıdan kısa bir süre vefat eden komşumuzun film artistlerine benzettiğim genç ve güzel kızları idi. henüz dokuz aylık evliydi , ilk bebeğini dünyaya getirdikten sonra vefat etmişti.
Bir kış günüydü cenazeler o zaman ev önlerinde gasledilirdi . Evlerinin önünde bir cenaze yıkanması ve kefenlenmesini görmüş o kadar etkilenmiştim ki uzun zaman kendime gelemedim . O güzeller güzeli havalı kız ile cenaze birbirlerine hiç benzemiyordu . Eve kına getirmem için gönderdiler giderken o şokla öyle bir düşmüştüm ki uzun zaman ayağım ağrımıştı.
Elmalılı Hamdi Yazır " İnsan salih amel işler, ölünce nur olur uçar gider. İnsan kötü amel işler ölünce nar olur düşer gider. " Buyurmuşlardır,ölümü unutanlar da son demde benim büyük düşüşüm gibi, acı bir düşüşle giderler ahirete doğru uyanmazlarsa. Efendimiz- sallallahu aleyhi vesellem- Şöyle buyurmuşlardır :
" Dünya gurbetinde olduğunu unutma, ve hep bir garip gibi davran ya da yolcu gibi yaşa...Asıl ebedi vatanına gideceğine öylesine inan ki, ölmeden önce ölmüş ol ve kendini kabir ehlinden say.
"Ölümü düşünen mümin Rabbinin huzuruna güzel bir dosya ile gitme güzel bir gönül götürme endişesine düşer. Ehli irfan bir Hoca Efendide bir yazılarında :
" Kalbin kesafetten kurtulup letafete bürünmesi Mevlâ'ya yakınlığı nispetindedir. Kalbi dirilen mü'min ölümsüzlüğe kavuşur. Zıddına nefsaniyete bürünen ise büründüğü nispette insanlık sıfatını kaybeder. Muhabbetle dolan kalp affedici olur. Eğer sen yalnız kuru bir suretten ibaret olursan ,öldüğün zaman cismin gibi isminle de ölürsün. Eğer kerem sahibi ve ehl-i hizmet olursan, ömrün cesedinden sonra da fedakarlığın ve gönüllere girdiğin kadarıyla devam eder. İmanın en büyük meyvesi merhamet onun neticesi ise hizmettir. (O.N.T. )
"Ölümü unutmak insanı nefsaniyetin çıkmaz sokaklarında yolunu kaybettirir ve insanlıktan çıkarıp hayvanlardan daha aşağı esfel-i safiline yuvarlandırır.
Oysa ki ölümü düşünmek insanın kalbini ruhunu arıtır dünya sevgisine yenik düşmekten korur,bitmeyen ihtiraslardan kavgalardan uzak tutar. Gölgelerin peşinde koşmaktan onlara esir olmaktan muhafaza eder...Baki olanın peşine düşürür... Hayatın her dakikasına bir anlam mana katar insanı derinleştirir. Ölümü düşünmemek ; ölümden kaçmak ise ; insanı gel geç sevdalar boş avuntular peşinde koşturarak niçin dünyaya geldiğini kimin mülkünde olduğunu unutturur...
İnsana verilen değerli zamanı ve ömrü ;
Dedikoduların hükümranlığında , hayatı kavgalar ve gürültülerle fani heveslerle bir ebediyet iflasına dönüştürür.
Epictetos : " Ölüm daima gözünün önünde olsun, o zaman adi endişelere düşmezsin, hiç bir şeyi fazla hırsla arzu etmezsin. " demiştir. Kainatın biricik Efendisi de ölümü çok ananı en akıllı kişi olarak görmüştür.
Ölümü düşünen insan verilen hayatın kıymetini bilir ,hayatının her anını Hakla hakikatle ı dolu dolu yaşar. Bir emanetçi olduğunu bilir hiç bir şeyin kendisinin olmadığını hatırlar benlik yükünün altın da ezilmez.. Boş davalar peşinde koşmaz Yunus Emre Hazretleri de " Davası olanın manası olmaz . " Buyurmuştur.Mezarlıktan geçerken aklıma çoğu zaman bir zamanlar tanıdığım bir hanım gelir bir kaç yıl öncesiydi bir mukabele bitmiş hatim duası vardı. Ölümden bahsederken orada ki bir hanım " Ölümden bahsedipte içimizi karartma diye " Diye bu fakiri ikaz etmişti. Bir kaç ay sonra eşi geçen yılda kendisi vefat etti. Vefat haberini duyunca aklıma söyledikleri geldi. İnsan ölümü unutsa da ölüm insanı unutmuyor.
" Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi, işte ey insan...! Bu senin öteden beri kaçtığın şeydir. " (Kaf/19)
"O kaçmakta olduğunuz ölüm işte o size mutlaka ulaşacaktır. (Cuma/8)
Ölümü unutmak elleri boş gitmek ise ne hazindir, galu belâ sözünde durmamak fanilik mührünü okuyamadan uyanamadan , hayatını ağyarın peşinde koşarak Haktan gafil gitmek ne aldanıştır.
Bizim Yunus da:
Bu dünyaya gelen gülmez, Bir yol var ki giden gelmez
Bu fani de kimse kalmaz, Derdim vardır inilerim...
Ölümü hatırlayan insan her şeye hürmet ve sevgiyle bakar ,herkes başka endişeler içindeyken o dünyadan iman ile gitme endişesine düşer, içinde bu endişeyi taşır...dünyaya gereği kadar değer verir, miras yüzünden kardeşleriyle küsmez. Ölümlerden ibret alır çevresine unutturmaz kendi de unutmaz.
Allah ve Onun rızasından başka değerli şey yoktur onun , önem sıralamasında. ALLAH için deyince akan sular durur... İstikametini hep Haktan yana çevirir . Hesap endişesiyle ihsan makamında Hakkı görüyormuşçasına edep içinde yaşar. Hangi işi yapacaksa Ya RABBİ...! SEnin huzurundayım diye O azamet karşısında boynu bükük gözü yaşlı, mütevazi gözü yerdedir.
Bazen büyük bir kabristanda dolaşırken , yüzünüzde hazin bir gülümseme belirir,insanoğlu, en çok ibret alacağı yer olan mezar taşlarını bile bir reklam panosuna çevirmiştir, falanca büyük fabrikanın ortaklarından gibi yazılar,mezar üzerine basılan logolar kocaman kocaman yazılmış ünvanlar gibi...
Şimdi bile yazıyı okuyanlardan bazılarına ölüm konusu hoş gelmeyebilir, konu mu kalmadı dedirtebilir. Fakire göre ise gerçek öğretmenler mürebbiler kendisini Rabbine ve Peygamberine adamış Allah dostlarıdır, onlar kimseden bir karşılık beklemez,teşekkürden bile mahçup olurlar tek dertleri iyiliğin güzelliğin hayırların yayılması dertlilerin dermana kavuşmasıdır Hak'tan bunun için görevlendirilmişlerdir. Onlar vefa,edep, tevazu,kanaat,sabır ,şükür ve nice incelikleri mayalayarak insanlara yayarlar. Bu dünyanın gerçek zenginleri onlardır, dünyalarını ahiretten biran gafil yaşamazlar.
Can Yunus, Canan Yunus ne güzel özetlemiş...
San ibret gerek ise, Gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin, Bakıp görücek bunları.
Şunlar ki, çoktur malları, Gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek giymiş, Onunda yoktur yenleri.
Hani mülke benim diyen, Köşk sarayı beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar , Taşlar olmuş üstünleri.
Bunlar bir vakt beyler idi, Kapıcılar korlar idi.
Gel şimdi gör bilmeyesin, Bey hangidir , ya kulları ?
Bir gün senin dahi YUNUS, Benim dediklerin kala,
Seni dahi böyle ede, Nitekim etti bunları.
Allah'la geçen ömre ömür denir.
Hangi güzel yüzkü toprak olmadı, Hangi güzel göz ki yere akmadıı.
Baki kalan şu gökkubbe de hoş bir sada imiş ne mutlu o hoş sadayı ardında bırakarak göçenlere.
Aşkla ölüp ebedi diri kalanlara selâm olsun
Öğretmenler günü kutlu olsun..
Macide öğretmene sevgilerle..
Müzeyyen Cihangiroğlu VESSELÂM