HİKMET PINARINDAN...
Allah dostlarından Zünnun anlatıyor. Bana mağrip tarafından bir zattan bahsettiler. Âdetimdir, ne zaman bir Allah dostu duysam ziyaretine giderdim. Yine öyle yaptım. Bu zata da gittim. Kırk gün yanında kaldım. Bir şey soramadım. Çünkü, bir an dahi boş vakti yoktu. Her an Rabbiyle meşguldü. Sabrettim, edep ve saygıyla bekledim. Günler geçiyor, beklentim sürüyordu. Nasıl olduysa bir gün bana baktı, yolcu dedi, nereden geliyorsun? Anlattım. Geliş nedenini sordu. İlminizden ve faziletinizden almaya geldim dedim. Cevap verdi. Allah’tan kork, yalnız O’ndan yardım iste ve O’na dayan. Bu kadarı sana yeter dedi. Bu sözü az görmüştüm. Daha birçok bilgiler istiyordum. Efendim dedim, ben garip bir adamım. Çok uzak yollardan geldim. Bana lütfen başka şeyler de anlatın. Kızdı, sen öğrenci misin, yolsa bilgin misin? Öğrenci olduğumu, ilme muhtaç· bulunduğumu anlattım. O halde dedi, öğrencilerin durumuna gir, haddini bil, edepli ol. Haddi aşarsan her faydalı şey senin için zararlı olur. Sordum, kul ne zaman yetişir dedim? Sebepleri bıraktığı zaman. Bu hale nasıl varılır? Kuvvet ve kudretinden soyunduğu zaman. Ârifin son durağı nedir dedim? Varlığını tamamen Hak varlığında yok ettiği zaman dedi. Kul nasıl erebilir dedim? Allah rızası için konuşmak, hareket etmek ve onun bütün hükümlerine razı olmakla dedi. Biraz daha konuşmasını, öğüt vermesini istiyordum. Bu sana yeter dedi.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Allah Ondan ve Hakka Göçen Ailesinden Razı Olsun.