.
Değerli Büyüğüm,
Size ve sitedeki tüm Gönül Dostlarina sonsuz selamlarimi gönderiyorum.
Efendim... son iki haftadir kendimde bir tespitte bulundum.Cevremdeki insanlarin dertlerini dinliyorum, istemeden bazen kulak misafiri oluyorum.O kadar cok suni dertleri varki... o kadar yüzeysel ve yapayki , cok garibime gitmeye basladi bu durum.Ayni ortamda yasamak ve ayri dünyalarin insani olmak...
O kadar cok Vehim altinda yasiyorlarki, bazen bu ortamlardan uzaklasiyorum, manen enerji vampirleri gibi görüyorum bu ortamlari.
Allahima binlerce sükür ediyorum verdigi idrakten dolayi.Herseye askla bakinca, benötesi yasama baslayinca, hersey ne kadarda kolay oluyor..benlik bizleri dar sinirlara hapsedip daha o anda bize cezasini veriyor, nerde dar kaliplarda yasamak, nerde o sinirsiz kudret ve Askin deryasinda yasamak.Bunlar maalesef benlik denen canavarin kollarindan cözüldükce ortaya cikan güzellikler.. rabbim öyle güzel saklamiski bazi seyleri, calisma olmayinca, arinmadikca gözümüzün önünde bile olsa bunlari ALGILIYAMIYORUZ.....
Adeta bakar kör yasiyoruz.Bu arada tavsiyeniz üzerine Gece Namazina basladim ve kendimi daha dinc ve saglikli hissediyorum simdilik... insallah bekledigim misafirlerde gelir birgün..
Evet simdilik yazacaklarim bu kadar.Okuma lütfunda bulundugunuz icin Size ve degerli Site Yöneticisine de sonsuz tesekkürlerimi sunarim.
Saygilarimla
Nurten
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Nurten Hanım,
Efendim, Mecelle’de bir kural var: “Zan ile yakiyn hasıl olmaz” diye. Tesbitinizde ne kadar haklısınız. Birçok insan hayatın ve kendi varlığının realitesini bir türlü yaşayamıyor. Hep zanlar, vehimler, korkular, şüpheler, önyargılar içinde çırpınıp duruyorlar. Oysa güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Ama kaç kişi zanlarının, vehimlerinin, önyargılarının kalın perdesini aralayıp da çevresindeki güzellikleri görebiliyor? Bütün mesele nefsaniyetten doğan bu çirkin durumların esaretinden kurtulup, özgür yaşayabilmekte. Siz kirlenmiş, tozlanmış, çamur içinde kalmış bir gözlükten baktığınız zaman nasıl çevrenizdeki güzellikleri görebiirsiniz. İşte bizim durumumuz da aynen böyle. Yapılacak iş önce nefsin köleliğinden kurtulabilmekte...iyiye, güzele, temiz, asil, büyük ve yüce olana doğru ilk adımı atabilmekte. Bunun için de önce onunla, bununla didişmeyi bırakıp iddialardan, hava basmalardan kurtulup tevazua doğru, edebe ve inceliğe doğru yürüyebilmekte. Bunu yapabilenler dünyanın en güzel insanlarıdır. Konfüçyüs, “Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak” diyor. Geothe, “Herkes evinin önünü süpürürse bütün şehir temiz olur” diyor. Yürüyeceğimiz yol açık seçik ortada. Başkaları bize yumruk sallayıp, diş gıcırdatıyorsa biz onlar için, onların yakınları için, onların sevdikleri için dua edelim. Dünya ve ahiret saadetlerini dileyelim. Başkaları bizi arayıp sormuyorsa biz onların ziyaretine gidelim. Hindistan’ın Buda’dan sonra yetştirdiği en büyük evladı Mahatma Gandhi, “sabahleyin evden çıkarken” diyor, “kendimi ayakkabımın üzerindeki tozdan büyük görürsem ağlayarak Allah’a sığınırım” . Edep ve tevazu kapısından geçmeden hiçbir yere ulaşamayız. Başkalarını tenkid etmek, onları yerden yere vurmak kolay. Önemli olan onlara güzel örnek olabilmektir. Bunun yapabilenlere ne mutlu. Rahmetli Doktor Münir Bey, “Sözüyle değil, fiiliyle örnek olanlara uyun” derdi.
Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.