.
Çin’de ihtilâl olmuş, Maocu güçler imparatorluğa son vermiş, idareyi ellerine almışlardır. Son imparator tahtından alınmış, kendisini küçük düşürmek amacıyla bahçıvan yapılmıştır. Bir gün ağaçların dibini çapalarken kızıl muhafızlardan biri gelir. Alay etmek ister imparatorla: “Ooo İmparator Hazretleri, bu ne düşüş böyle. Dün Çin tahtında oturan bir imparatordun, bugün çapa yapan bir bahçıvan...” İmparator bu çirkin hitap üzerine çapasını bırakır, büyük bir edep ve saygıyla; “Sayın muhafız,” der, “ben sizin gibi düşünmüyorum. Olaya sizin gibi bakmıyorum. Evet dün imparatordum. Tahtta kaldığım sürece görevimi en iyi yapmaya çalıştım. Bugün bahçıvanım. Görevim ne ise yine onu en iyi yapmaya çalışıyorum. Dün milletime muhatap oluyordum, bugün ağaçlara. Şimdi ağaçlarla konuşuyor, onlara faydalı olmaya çalışıyorum. Onlarla arkadaşlık yapıyorum. Dün imparator olarak mutluydum. Bugün bahçıvan olarak mutluyum. Saygılarımı sunarım.” Bu cevap üzerine kızıl muhafız utanır, yüzü kızarır ve koşar adımlarla oradan ayrılır.
Efendim, bu iki tarihi olay da bize şunu gösteriyor: Mal, mülk, mevki, makam sahibi olmak başka, şahsiyet sahibi, efendi karakterli, medeni insan olmak yine başkadır. Bugün ne yazık ki birtakım kimseler, lâyık olmadıkları makamlara çıkıp, lâyık olmadıkları ünvanları kazanınca kendilerini bir şey sanıyorlar. Ama insanlık, ama efendilik onlardan o kadar uzak ki. Abuk sabuk konuşmak, firavun gibi hareket etmek onların başlıca özelliği. Çok rahat kalp kırıyor, gönül yıkıyorlar. Ve bu kaba davranışlarından bir nevi gurur duyuyorlar.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.