.
Muhterem Efendim,
Zaman zaman kuraklık ve susuzluk olabiliyor malunuz...Herkes uzak çareler düşünürken nedense YAGMUR DUASI gibi bize lutfolan ilahi bir mekanizma büyüklerimizin akılarına gelmiyor...Belki de çağdaşlıklarına leke gelir diye kaçınıyorlar...
Yağmur duasının evde yapabilir miyiz?...Dostlarımızla...Bunun ön hazırlık şartları var mıdır?
Bir de sizden istirham ediyoruz;Yağmurumuzun bol bol yağması için bir gece özel olarak dua eder misiniz?..
..............
Umarım sorularımla zat-ı alinizi yormuyorum....
En derin şükran, minnet, hürmet ve muhabbetlerimle....
Mehmet DOĞRAMACI.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Efendim,
Yağmur duasını küçümseyen, onu çağdaşlığa sığdıramayan, öyle şey olur mu diyen insanlara söyleyecek bir tek söz kalıyor. Bizim çocukluğumuzda çok kullanılırdı: “Sen bu kafayla gidersen askere, hava alırsın tezkere”. Bunlar ne hayatı, ne insanı, ne varoluşu hiçbir zaman anlayamayan, anlayamayacak olan, önyargılarla dolu kimseler. Onlara sadece acınır.
Efendim, yağmur duası insanın en güzel, en asil dualarından biridir. Bunun belli bir mekanı yoktur. Yalnızken de olabilir, topluluk halinde de olabilir. Rahmetli hocam Münir Derman Hazretleri bir sohbetinde anlatmıştı. “Su” dedi, “dünyada ve cennette müşterek olan bir Allah’ın nimetidir. Hayat sudan yaratıldı. Suyla devam ediyor”. Almanya’da idim. Rahmetli Rana Hanımla beraber seyahat ediyorduk. Sıcak bir yaz günüydü. Susadım. Aradık, aradık bulamadık. Susuzluktan çatlamak üzereydim. Yolda UNESCO kültür müsteşarını gördüm. “Ne o Sabri Bey, hayrola, bir sıkıntılı halin var” dedi. Durumu anlattım. Bizi evine götürdü. Hanımı bize doya doya Fransız Eviyen suyu ikram etti. O günü hiç unutamam.
İlkokuldaydım. Okulumuzun yanında sucu Aziz Efendi vardı. Orda damacana ile su satılırdı. Yirmi altı çeşit içme suyu vardı. Meraklıları gelir, damacana ile alır, götürürlerdi. Dikkat ederdim, o sular gittikçe azalırdı. En son gittiğimde beş altı çeşide inmişti. Efendim, suyun çekilişini sadece bilgiç bilgiç “efendim, küresel ısınma” deyip bir bilinmeyeni, başka bir bilinmeyenle izah etmek bazı kimseleri tatmin edebilir. Birşey demiyorum. Beni tatmin etmiyor. Biz, Allah yolundan uzaklaştıkça Allah da su nimetini bizden uzaklaştırıyor. Yani bize bir ihtar var burada: “Siz bu küstah, bu saygısız ağzınızla cennet nimetine layık değilsiniz. Onu içmek sizin ağzınıza yakışmıyor”. Biliyorum bu izah bazı kimseleri müstehzi müstehzi güldürecek. Cahil adam diyecekler, ilkel adam diyecekler. Bunu adım gibi biliyorum. Bir gün evvel de kaba adam demişlerdi. Kabul, hepsi kabul. Ben dünyanın en ilkel, en cahil, en kaba insanıyım. Eyvallah. Hiçbir itirazım yok. Ama bu neyi değiştirir ki. Bırakalım, onlar kendi çağdaşlıkları içinde kurum kurum kurulsunlar. Biz de yerine göre birer birer, yerine göre gurup halinde dua edelim. “Allah’ım” diyelim, “Peygamberinin yüzü suyu hürmetine, içimizdeki temiz insanların aşkına su nimetini bizden eksik etme. O nimetini bizden esirgeme. İçimizdeki mübarek insanların, içimizdeki yeni doğan masum yavruların yüzü suyu hürmetine biz susuz bırakma Yarabbi, bizlerin o cennet nimetine layık hale gelmemizi nasip eyle Yarabbi” diye dua edelim.
Efendim, sorular herhalde burada bitti. Lütfedip gönderdiğiniz mailiniz beni ne kadar sevindirdi bir bilseniz. İçime nasıl su serpti, ferahlandırdı anlatamam. Tekrar görüşmek ümidiyle size ve yakınlarınıza selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Hayır dualarınızı niyaz ediyorum.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.